ATATÜRK’E KÖPEKLERİ HAVLATMAK !

Onlarca kez denendi… Ama her seferinde görüldü ki… Atatürk’ü bu ülkenin tarihinden silmeden bu ülkeyi yarmak, ayırmak, parçalamak mümkün olmuyor !

Üzerinde bu kadar proje, bu kadar senaryo üretilen çok az ülke vardır… Burnumuz boktan kurtulmuyor… Bunun sebebini kavrayamayan akıllar “peki ama neden ?” sorusuna doğru cevabı bulamıyor ! Kimi “cennet ülkemizi ele geçirmek istiyorlar” diyor… kimi “bizi kıskanıyorlar” diyor… kimi “onlar Hıristiyan biz Müslümanız” diyor… kimi “yok böyle bir ülke, altımız petrol üstümüz bilmem ne madeni” diyor… Diyor babam diyor… Herkes işkembe-i kübradan sallıyor…

Size öyle bir ülke yazarım ki… okurken dibiniz düşer… kıskançlık neymiş görürsünüz ! Bize ilkokulda Zaire olarak belletildi… Sonradan “demokrasi” ile tanışınca adı Demokratik Kongo Cumhuriyeti oldu ! Türkiye’nin üç katı ve… altıyla üstüyle dünyanın en değerli hazinesi… Petrol, elmas, altın, gümüş, bakır, kobalt, uranyum, radyum, alabildiğine ormanlar, akar sular… sadece bir kısmı ! Hakikaten “yok böyle bir ülke” ! Bizim ülkemiz onun yanında kuru çay gibi kalıyor… Gelgelelim onun da burnu boktan kurtulmuyor ! Adındaki “demokratik” ve “cumhuriyet” kelimelerinin yarattığı illüzyona kapılmayın ! Zaten “demokratik” kelimesi nerede geçerse durup iki kere düşünmek gereken bir zaman diliminde yaşıyoruz.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti paramparça ! O kadar zengin varlıklara sahip olmasına rağmen… geçen seneden beri seçim yapacak para bulamıyor ! Kişi başı milli gelir 800 dolar ! Herkes birbirini kıyasıya öldürüyor, güvenlik sıfır, hukuk sıfırın altında… Şu an bilindik en az 8 – 10 ülke tarafından sömürülüyor… Tarihinde bir dönem tek bir tapuya kaydedilmiş tek ülke… tapu sahibi Belçika Kralı !

Uzatmayalım… Hadi anladık bu kadar varlık tek kişiye yedirilmeyeceği için Demokratik Kongo sömürülüyor… Peki bize ne oluyor ? Bizimle uğraşılmasının sebebi nedir ? Neden burnumuz boktan kurtulmuyor ? En önemli sebep… dünyanın en belalı coğrafik konumunda bulunmamız ! Yani en zengin kaynakla (doğu) en fazla ihtiyaç (batı) arasında konumlanmış olmamız ! Bunu ayrıca yazacağım, borcum olsun… Ama farkında olmamız gereken çok önemli bir şey var !

Demokratik Kongo ve niceleri içten parçalanabildi ama… Biz parçalanamıyoruz ! Peki neden ? Bizim özelliğimiz ne ? Neye sahibiz de yüz yıldır onlarca kez denenmesine rağmen… üzerimizde bu kadar proje… bu kadar senaryo üretilmesine rağmen parçalanmıyoruz ? Sebep… ATATÜRK !

Bakın… bu ülke insanı defalarca kez kutuplara ayrıştırıldı… kutuplar katılaştırıldı… tahkim edildi… ellerine silah verildi ! Tam “bu sefer oldu” denildiğinde, bir vesile, kutuplar aniden çözüldü… toplum yine sıvılaştı ve her seferinde büyük bir hızla tekrar karışıp kaynaştı… Çünkü özündeki Atatürk sevgisi her zaman bu ülke insanının çimentosu oldu ! Bıraktığı milli ve manevi miras… bizi ayrılmaz bir vücut haline getirdi !

Bu ülke insanının Atatürk’e dair tek kızgınlığı “erken bırakıp gitmesi” olmuştur… Yani Demokratik Kongo gibilerin sahip olmadığı hazine… kendisine ölümünden başka hiçbir kusur bulunamayan bir kurucu babadır ! Bizi buradan çözmeye çalışmaları kadar doğal bir hamle olabilir mi ? Atatürk’e saldırmak ve onun manevi şahsiyetini değersizleştirmek için köpeklerini havlatmaları bundandır !

Köpeklerden anlayanlar bilirler… Gerekli eğitimi almış bir köpeği tek bir komutla “havlatmak” ve tek bir komutla susturmak mümkündür…

Bu eğitimi almış olan bir köpek için… neye… niçin… ne kadar… havlayacağı önemli değildir. Sahibinin komutuyla başlar, sahibinin komutuyla susar ! Karnının doyurulup, başının okşanması yeterlidir.

Böyle bir köpekle karşılaştığınız zaman… köpeğe itibar etmeyin ! Önce sesin geldiği yöne… sonra tasmayı tutan ele bakın ! Çünkü sizin muhatabınız it değil sahibidir !

Siz ayık olursanız…

İt ürür kervan yürür !

ERDEN ÜÇÜNCÜOĞLU

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın