O RUS BU !

Baltacı ile Katerina’ya kadar gitmeyeceğim…

Ama Rusya ile son yüz yıl içerisinde yaşadıklarımız ibretliktir… Yüz yıllık tarihimizin en ciddi dönüm noktaları Rusya ile olan ilişkilerimize dayanır…

Sıkmamaya çalışacağım ama…Yine de bir fincan kahve ya da bir bardak çay tavsiye ederim…

Birinci dünya savaşı… 1917’de gerçekleşen Bolşevik (Ekim) devriminden sonra Rusya, Kafkas cephesinden kendiliğinden çekilir… O güne kadar yüz binlerce kayıp verdiğimiz bir cepheden, birden bire kurtulmuş oluruz.. Aramızda yapılan anlaşmayla kaybettiğimiz tüm topraklar tekrar bize verilir… 1. Dünya savaşını kaybetmemize rağmen toprak kazandığımız tek cephedir…

Kurtuluş Savaşı… Doğu Cephesinde Kazım Karabekir komutasında savaştığımız Ermenistan, Rusya’dan yardım ister… Rusya Ermenistan’a yardımı tereddütsüz reddeder… Gümrü’ye kadar sürdüğümüz Ermenistan kendiliğinden barış istemeye mecbur kalır, 1920 Aralık ayında bu cephe kapanır… Bugünkü Doğu Anadolu sınırlarımız belirlenir…

Yine Kurtuluş Savaşı yılları… Her iki ülkenin de devlet arşivlerinde var… Kurtuluş Savaşı sırasında Rusya, Türkiye’ye çok ciddi yardımlar yapar… 39 bin tüfek, 327 makineli tüfek, 54 top, 63 milyon mermi, 147 bin top mermisi, 2 avcı botu, Ankara’da 2 barut fabrikası kurulmasına yardım, fişek fabrikası için gerekli yardım ve hammadde, 200 kilo külçe altın, gazi çocuklarına yetimhane

Devamını oku…O RUS BU !

 
Paylaşmak Zenginliktir

EĞİT – DONAT – SAL ÇAYIRA !

– Hoca, bu haber ajanslarına düşen bilgi doğru mu ? Bizim eğit – donatçıları kaçırmışlar Suriye’de !
– Maalesef efendim biz de derin bir teessürle öğrenmiş bulunuyoruz… Konu hakkında kapsamlı araştırma başlattık…
– Ne kapsamı, ne araştırması kardeşim ? Nasıl olmuş bu rezalet ?
– Vallahi Sayın Başkanım malumunuz, biz güzelce eğitip donatıp saldık çayıra… Ama görünen o ki Mevla kayırmamış… Biz üzerimize düşeni hep yapıyoruz ama her ne hikmetse son zamanlarda O bize sürekli ters gidiyor…
– Kim kaçırmış peki bunları ?
– El – Nusra deniliyor ama aslına bakarsanız ilk şüphelerimiz transfer edildiklerinden yana… Bunlar kamptayken bir yandan ekmek elden yiyip içip, bir yandan sürekli transfer piyasasını takip ediyorlarmış meğerse…
– Ne transferi yahu ? Topçu mu bunlar ?
– Keşke o kadar basit olsa efendim, bizim tüpçü Yıldırım hemen hallederdi…
– Eeee ???
– Bunlar eski muhalif ya, biz eğitip donatırken Esed canavarı boş durmayıp af çıkarmış bunlara… Acaba diyoruz oltaya mı geldiler ? Ne demişler, “eğit donat” kargayı oysun gözünü…
– Kaç kişiymiş bunlar ?

Devamını oku…EĞİT – DONAT – SAL ÇAYIRA !

 
Paylaşmak Zenginliktir

ATEŞİ ATEŞLE SÖNDÜREYİM DERKEN !

Ateşi ateşle söndürmek diye bir şey var mı ? Evet var ! Basitçe anlatmaya çalışalım…

Büyük bir orman ya da bozkır yangınını söndürmek için bazen tek yöntem budur… Yangının ilerlediği rüzgar yönünde, yangının biraz ilerisinde yeni ve kontrollü (!) bir yangın hattı yaratılır… İlk bakışta faydasız görünebilir ve mantıken her iki yangının da aynı yöne gideceği düşünülebilir… Ama basit bir fizik kuralıdır ! İlk ve büyük olan yangının üzerindeki hava hızla genleşerek yükselir… Hızla yükselen havanın yerini etrafındaki soğuk hava doldurur ve çevresindeki tüm havayı kuvvetle kendine doğru çeker… Dolayısıyla suni olarak yaratılan ikinci yangın da mutlaka birinciye doğru ilerler ve ateşler karşılaştığında birbirlerini söndürürler… Yanacak malzeme kalmamıştır artık !

Umulan budur… Ancak ! Rüzgarın yönündeki ani ve kuvvetli değişimle birlikte her iki yangın, ayrı ayrı ya da birleşerek bambaşka bir yöne, örneğin kuzeye doğru yön değiştirebilir… Birinciyi söndürmek için kendi elinizle yarattığınız kontrollü (!) yangın artık kontrolden çıkmış ve sorunu daha da büyütmüştür !

Sonuç ? Artık baş etmeniz gereken daha büyük bir yangınız var… Çare ? Her ikisinin birlikte yürüdüğü yöne doğru üçüncü bir yangın çıkarmak… Dikkat edin

Devamını oku…ATEŞİ ATEŞLE SÖNDÜREYİM DERKEN !

 
Paylaşmak Zenginliktir