GÖKÇEK İÇİN ‘adalet’

Kılıçdaroğlu, halen tedavi gören Baykal’ı ziyaretinden sonra hastane çıkışında basına bilgi veriyor; “bizi sevindiren kötüye gidiş yok” !

Manşetlere düşen bu tek cümlenin sonuna “maalesef” koyarak okursanız başka, “çok şükür” koyarsanız bambaşka anlam çıkar. Bizler elbette söyleyiş şekli ve ardından ettiği laflarla Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu cümledeki gerçek ve halis niyetinden, şükür ve iyi temennilerle dolu bir mesaj verdiğinden eminiz. Zira basının sadece bu cümleyi cımbızlamasındaki ince mesaj… Kılıçdaroğlu’nun adeta altı şerit otobanda rahatça ilerler gibi rakipsiz gittiği CHP kurultayında ve akabinde yaşanacak seçimlerde, dengeleri etkileyecek önemli isimlerden birisinin Sayın Baykal olmasıdır.

Siyasetçinin işi gerçekten zor ! Ağzından çıkacak bir cümle, hatta bazen bir kelime bile polemik konusu olabiliyor, hata payı yok. Günlük hayat içerisinde bizim çoğu zaman tartmadan düşünmeden ettiğimiz lafları, sarf ettiğimiz kelimeleri siyasetçinin ağzından duyduğumuzda bambaşka anlamlar yükleyebiliyoruz. Ve karşıdan derhal ezbere bildiğimiz o malum açıklama geliyor “sözlerim yanlış anlaşıldı” !

Hani bir laf var “beşeriz şaşarız” ! Konumuz istenmeden edilen cümleler, siyasi gaflar falan değil elbette. Zaten başlığa dikkat ettiyseniz ortada ciddi bir problemden bahsedeceğimi anlamışsınızdır.

Hep söylüyoruz, nice kalemler de hep yazıp çiziyor… Bu ülkede iktidar değil muhalefet sorunu vardır ! Bir kişiyi hedef alan ve sözüm ona muhalefet anlayışını sadece o kişiyi eleştirip yıpratmak üzere kuran bir sistem, aslında o kişiye zımni destek üretmekten başka bir şey yapmıyor demektir. Buna “üretilmiş muhalefet” diyorlar, buna “kurgulanmış muhalefet” diyorlar. Buna bir ülkede sanki demokrasi olduğunu betimlemek için var edilen “göstermelik muhalefet” diyorlar. Daha nasıl söylenir ki ?

Tek tek anlatmaya, detaylarla sizi sıkmaya gerek var mı ? Özellikle Kılıçdaroğlu’nun “Yeni CHP”si döneminde AKP coğrafyasının nasıl genişlediğini, Erdoğan’ın yetkilerinin nasıl katlanarak arttığını ve bugünlere nasıl ilmek ilmek geldiğimizi her birimiz yaşıyor, görüyor ve biliyoruz. Bu nasıl muhalefet o halde ?

Halkın ağzına pelesenk olmuş lafları ve sokaktaki insanların kendi aralarında konuştuklarını… Çıkıp meydanlardan ya da televizyonlardan yine o insanlara tekrarlamayı “halkın sesi” olmak mı sanıyorsunuz ? Erdoğan’ın ağzının içerisine bakıp, o gün söylediğini ya da yaptığını laf ola beri gele eleştirince kendinizi muhalefet etmiş mi sayıyorsunuz ? Mesela o konuşmalarınızdan sonra birileri “çok güzel oldu, harikaydınız” diye sizi yere göğe sığdıramadan tebrik ediyor mu ? Ya da birileri size “AKP’liler bile çok etkilendi, AKP tabanından ve MHP’den çok büyük destek almaya başladık” goygoyu veriyor mu ? Her seçimin sonucunda, yüzünüze patlayan tokadın izi henüz geçmeden, birileri yanınıza gelip “bu seçmenle ancak bu kadar olur” diye suçu üzerinizden atmanıza yardımcı olup moral veriyor mu ?

Daha nicelerini sayabilirim, öyle ki kendinizi sanki aynaya bakıyormuş gibi seyredersiniz. Eğer bu sorulara verdiğiniz cevap “evet” ise, ki şüphe yoktur, kusura bakmayın ama siz üretilmiş muhalefetsiniz ! Ve sistemin efendisine hizmet ediyorsunuz… Bilerek ya da bilmeyerek ! Gitmeniz gerek, çünkü tüm bu olup bitenin gerçek sorumlularından biri sizsiniz !

Tek bir örnek üzerinde duralım. Bu ülke öyle ya da böyle FETÖ diye bir olay yaşadı, sulandırılarak da olsa yaşamaya devam ediyor ve uzun bir süre daha edecek. Bu olayın ana teması, dinin siyasete alet edilmesi ve din temalı bir örgütlenmeyle devletin ele geçirilmesidir. Olup bitenler taraftar, karşıt ya da tarafsız… Tüm toplumu en derin şekilde etkilemiş, tüm toplumun bütün hassasiyetiyle ve olanca motivasyonuyla bu olay üzerine konsantre olmasını sağlamıştır. Fırsat bu fırsat… Elinizdeki “laiklik” ilkesini topluma anlatmak, belletmek ve benimsetmek için bundan daha elverişli bir ortam, bundan daha büyük şans ele geçebilir mi ? Yıllardır uğruna nice başlar verilen laiklik ilkesinin ne kadar olmazsa olmaz olduğunu, laikliğin elden gitmesi halinde düşülecek halin işte tam da bu olduğunu… Tüm kesimlere canlı canlı yaşadıklarıyla öğretmek için bundan daha büyük bir şans hayal edilebilir mi ? Toplumun büyük kesiminin laiklik konusundaki cehaletini gidermenin, önyargılarını kırmanın, tabuları yıkmanın bu denli tarihi bir fırsatı ele geçer mi ?

Birisi bana desin ki… CHP büyük bir örgütlü çabayla ve tüm gücüyle bunu yaptı. İşte muhalefet budur ! Rakiplerinizin elindeki yıllardır hiç küflenmeyen bu kozu düşürmek ve yıllardır cami avlularında, dini sohbetlerde, ev toplantılarında, siyasi mesajlarda zındıklık gibi gösterilen laikliğin aslında devletin omurgasını teşkil ettiğini ve ne denli vazgeçilmez olduğunu halka belletmek için tüm fırtsalar yok sayıldı ! Laiklikte olduğu gibi bu dönemde ele geçen yüzlerce fırsatta… Ne cumhuriyetçiliği ne halkçılığı ne devletçiliği ne devrimciliği halka anlatmadınız, hiç birini ağzınıza almadınız, hiç birini işlemediniz ! Tüm bunlar sanki ağza alınmaması gereken geçmiş günahlarmış gibi davrandınız, toplumun bunlardan tahriş olduğu duygusuyla popülizme sarıldınız. Milliyetçiliği ise kaptırdığınız el ve o elin neye hizmet ettiği herkesin malumu !

Normal şartlarda… Yani OHAL şartları ve orta yerde herkesin her an içine düşme ihtimali olan bir FETÖ çukuru olmaksızın, her hangi bir ülkedeki her hangi bir partinin AKP’nin şu yaşadıklarını yaşaması halinde parçalanması, dağılması ve yavru partiler doğurması kaçınılmazdır. Oysa bakın AKP’ye… Kendi geniş coğrafyası içerisinde istediği yere yağmur yağdırıyor, istediği yeri kurutuyor… Adına “dava” dedikleri süreç içerisinde bir kişi haricinde herkes değişiyor, deviniyor. Beylikler yıkılıyor, yeri çok sağlam, çok başarılı, Resi’e çok yakın, Reis’in sırlarını biliyor denilen umulmadık isimler bile buruşturulup çöpe atılıyor. ABD’de süre gelen davanın da katalizör etkisiyle, tüm bu devinim baş döndürücü bir hızla sürdürülerek 2019 seçimlerine hummalı bir hazırlık yapılıyor ! 2023’e hedefler konuluyor !

Siz ne yapıyorsunuz ? ABD’nin Erdoğan’dan artık desteğini çektiğini ve gidici olduğunu… Bu gidişin de otomatikman size iktidar kapısı açacağını sanarak bekliyorsunuz. Çok beklersiniz ! Dünyada benzer senaryoların uygulandığı hiçbir yerde üretilmiş muhalefete görev verilmez ! Bu bekleyiş ve lafla peynir gemisi yürüterek kitleleri oyalama çabası, sadece sistemin bütününe hizmet eder ve başka hiçbir işe yaramaz !

Oysa, CHP o kadar önemlidir ki… Bir gün hepimizin hatta belki Erdoğan’ın bile şahsen ihtiyaç duyacağı kadar büyük bir anlam ifade eder. CHP’nin genetik kodlarını oluşturan siyasi ilkeler… Popülizm tuzağıyla size belletildiği gibi adı anılmaması gereken geçmiş günahlar değil, bu cumhuriyetin temel taşlarıdır ! Bakın AKP bile yolunu kaybettiğini anladığı anda adını başkalaştırarak ya da sanki yeni bir şey yapıyormuşçasına Atatürk politikalarına sarılıyor. Evvelinde Demokrat Parti de, takip edenler de aynını yaptı.

CHP’nin öze dönüşünün, bu cumhuriyetin özüne kavuşması yolundaki en büyük çaba olduğunu siz göremiyorsunuz ! Tüm bu yapılanları birer siyasi enstrüman olarak kullanıp rakibinizin gardını düşürmek yerine… Adına “yeni CHP” dediğiniz amorf yapıyla ona sürekli zımni destek üretiyorsunuz. Gitmeniz lazım, gönderilmeniz lazım, zarar veriyorsunuz ! Yarın günah çıkarmak ya da bahanelere sarılmak fayda etmeyecek !

Bakın… O dönem görevden alınmalarına yol açıp “dosyacı Kemal” olarak nam salmanıza neden olan AKP’li iki genel başkan yardımcısından biri olan Şaban Dişli, bu sefer sizin hiçbir dahliniz olmadan salt kendi davaları (!) uğruna son görevinden de dün istifa etti. Hem de sadece bir kaş göz işaretiyle ! Ama aslına bakarsanız o dönemde yaşanılan bu olaylar da, gerçekte aynen bugünkü gibi bir dava (!) uğrunaydı… Yani gerçek sebep ne siz, ne de sunduğunuz daha doğrusu size sunulan dosyalardı ! Amaç sizin yıldızınızı parlatıp, kaset komplosuyla istifa ettirilecek olan Baykal’ın yerine sizi tek aday olarak getirmekti. Başarıldı da ! Siz AKP’den iki diş çektiniz, AKP ise CHP’nin genel başkanını ve tüm kadrolarını değiştirdi ! Ve sizin döneminizde CHP zaten artık zayıf olan örgüt gücünü iyice tüketti ve kontrol edilen muhalefet haline geldi !

Başlığa hemen döneceğim ama şu çok önemlidir… Hepimiz biliyoruz ki, 2019 miladında artık TBMM’nin yasama haricinde hemen hemen hiçbir gücü kalmayacak. Bu şu demektir; en azından 2019’a kadar eldeki güç kullanılabilir. Ama siz ne yaptınız ? Nisan 2016’da AKP’nin “milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması” için verdiği anayasa değişikliği teklifine “anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” dediniz. Sonuç ? Yargı ve bağımsızlık kelimelerinin dahi bir araya gelemediği o ortamda dokunulmazlıklarını kaldırdığınız milletvekillerini ateşin ortasına atıp, 2019 tarihini öne çektiniz ! TBMM’deki gücünüzü çökerttiniz ! Bir milletvekiliniz tutuklandı… Sonra yollara düşüp “adalet” için yürüdünüz. Oysa yürüyüşünüz gerçekte adalet için değil aslında yaklaşan kurultay içindi… Ve altınızdan kaymış olan koltuk şimdilik geri geldi, yani sizi orada tutan sistem şimdilik yine başardı ! Şimdilik !

Tüm bunları şunu açıklayabilmek için yazıyorum… Tüm bu olup bitenler başta belirttiğim gibi ufak tefek hata, gaf, ağızdan kaçan cümle, olası siyasi amatörlük falan gibi mazur görülecek şeyler değildir. Geçmişten bugüne noktaları birleştirdiğimizde ortaya çıkan şekil hepimiz adına korkutucudur. Çünkü bunların tümü, adına “yeni CHP” politikası denilen sistematik bir işleyişin sonucudur. Ve bu sonuçtan tek kazançlı çıkan AKP’dir !

Dönelim başlığa ve bitirelim… İstifası istenen Melih Gökçek için Kılıçdaroğlu’nun dün yaptığı ve manşetlere “Kılıçdaroğlundan Gökçek’e destek” başlığıyla düşen açıklama özetle şöyle “seçimle gelenin seçimle gitmesi gerekir” ! Şaşırdık mı ? Hayır ! Bekliyor ve biliyor muyduk ? Evet ! Peki ispatı ? 6 Ekim tarihinde sizlerle paylaştığım “Reis > Başgan” (https://erdenucuncuoglu.net/reis-basgan/#more-375) başlıklı yazının son cümleleri şöyleydi “Bizim merakımız… Bütün politikasını şahsen Erdoğan karşıtlığına yaslayarak aslında kendisine sürekli zımni destek üreten CHP’nin aynı ezberle Gökçek’e de arka çıkıp çıkmayacağıdır”

Bu yazıyı yazdıktan beri nerdeyse 15 gündür bekliyordum… Acaba Kılıçdaroğlu bu desteği ne zaman açıklayacak ? Ve AKP’lilerin bile ekseriyetinin nefretini kazandığı için Erdoğan tarafından süpürülen Gökçek’e ne zaman sahip çıkacak ? O vakit dün geldi, Reis isim vererek açıkça istifa istedi… Hemen peşinden Kılıçdaroğlu, işte bu veciz ve demokrasi değerleri bakımından tarihe geçecek açıklamasını yaptı ! Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın kapı önüne koyduğu isimlere yanaşmanın ve AKP’nin çöplerini karıştırmanın CHP’ye hiçbir fayda getirmeyeceğini bilmiyor mu ? Halkın “düne kadar sövdükleri adamlara sırf Reis’e gıcık oldukları için sahip çıkıyorlar” diyeceğini ve bunun doğrudan Erdoğan’a destek yaratacağını bilmiyor mu ? Saf mısınız ?

Diyeceksiniz ki demokrasiye olan inancıyla bunu söyledi ! Seçimle gelenlerin seçimle gitmesi gerek… Eyvallah ! Peki Gökçek nasıl bir seçimle geldi ? Hani oylar çalınmıştı ? Hani şaibeler vardı ? Hani oy pusulaları değiştirilmişti ? Kendi adayı Mansur Yavaş’ın Gökçek karşısında yaşadıklarını ve Kılıçdaroğlu’nun o dönem attığı nutukları unuttuk mu ? Kendi bakanının bile “parsel parsel sattı” diye ifşa ettiği ve hakkında her türlü şaibe olan böylesine bir adamın demokratik yoldan gönderilmesini talep etmek ve destek olmak ne kadar da ulvi bir yaklaşım ! Saf mısınız ?

Ülke tüm bu yaşanılanlarla çalkalanırken, gırtlağa kadar batılmış sorunlarla uğraşılırken, politika üretilecek bu kadar bol malzeme varken… Tek adam rejiminin, gerektiğinde o tek adamı bile yutabilecek bir canavar olduğunu anlatabilecek onlarca örnek yaşanıyorken… Ve en beceriksiz muhalefetin bile oynaya oynaya oy toplayabileceği bir ortam varken, yeni CHP neyi gündeme taşıyor ? Besmelesiz et ve muhtarlara da nikah yetkisi ! Saf mısınız ?

Şimdi tüm buraya kadar olan kısmın altına uzun bir çizgi çekip üstüne de toplama işareti koyun ! Sonuç cümlesi şudur “Yeni CHP döneminde Erdoğan inanılmaz güçlendi” !

Bu cümlenin başına “maalesef” koyarak okursanız başka anlam çıkar, “çok şükür” koyarsanız bambaşka…

Demek istemem budur ?

ERDEN ÜÇÜNCÜOĞLU

(Bu yazının yazıldığı saatlerde halen tedavisi süren Sayın Baykal’a acil şifalar diliyorum)

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın