LİSTELERDE BİR NUMARA, HDP !

Popüler, eski bir şarkı alınıp yeni teknolojik aletler (!) yepyeni enstrümanlar (!) ve farklı bir “sanatçı” ile tekrar yorumlanır… O eski parça olur size mis gibi ve yepyeni bir “cover parça” ya da “cover şarkı”…

Dinleyicilerin büyük kısmı cover parçaları eski hallerinden daha çok severler… Hatta bazıları eski halinden nefret etmelerine rağmen parçanın cover halinden inanılmaz keyif alırlar… Yaşı, şarkının eski ve orijinal haline yetişmemiş olanlar da eserin bu cover halini “yeni” gibi algılayıp fanatik bir hayranlık beslerler…

Sonuçta, eski halleriyle çok sınırlı bir kitleye hitap etmesine rağmen, parçalar coverlandığı zaman çok daha geniş kitlelerin beğenisine hitap eder…

Parçanın cover halinin üretilmesinde yeni teknolojilerin ve yeni enstrümanların kullanılması kadar “yeni sanatçının” seçimi de çok önemlidir… Yeni sanatçı, hem eserin eski ve orijinal sahibini vefayla anımsatması hem de yepyeni bir yorum ve tamamen farklı bir imajla sanki bambaşka bir şarkı söylüyormuş gibi yapabilmesi lazım… Yani, yeni müşteri kazanmak kadar eski müşteriyi de kaybetmemek için “sanatçının” seçimi çok önemli !

Bu şekilde coverlanmış parçanın dili ve sözleri esasında hiç değişmemesine rağmen, insan sanki bambaşka bir şarkı dinliyormuş havasına kapılır…

Günümüzün en hit sanatçısı ile gündeme oturan HDP işte tam da budur ! PKK’nın ve Apo’nun coverından başka bir şey değildir… Çünkü, tıpkı artık adlarını bile hatırlayamadığımız eski versiyonları gibi HDP de PKK’yı dışlamamakta, fiili ilişkisini inkar etmemekte, kökeni olduğunu yalanlamamaktadır ! Eserin cover halindeki özgürlük, sol, demokrasi, hak, hukuk, eşitlik, barış nağmeleri belki kulaklara hoş gelmektedir… İyi ama bir de mide var ! Eroin, silah, insan, içki, sigara kaçakçılığı, şantaj, tehdit, haraç, katliam ve emperyal güçlerin kirli paraları ile yardımlarından beslenen terörist bir örgüt kolay kolay coverlanabilir mi ? Özgürlük savaşı vermek onurlu bir eylemdir, gırtlağına kadar pislikten beslenen bir “onur” olabilir mi ? Kulak iyi de bu coverı mide kaldırır mı ?

Neymiş ? Eğer bu parça tutmazsa AKP öcüsü daha da güçlenirmiş… Din simsarlığından bıkıp, diktatörlük öcüsünden kaçmak isteyene çare PKK… Bu daraltılmış tercihler sisteminde aynı kafanın önüne Ekmeleddin de konulup tıpış tıpış götürülmüştü, sonucu gördük !

Neymiş ? Kürtlerin parlamentoda temsili demokrasi için çok önemliymiş… Kürtler parlamentoda temsil edilmiyor mu, diğer partilerde Kürt kökenli vekiller yok mu ? İlla etnik milliyetçilik kavgası veren birilerinin parlamentoda grup olması mı gerekiyor demokrasi için ? Demokrasi bu mudur ? Biz salak mıyız ?

Özgüvenini ve inancını yitirmiş benlikler için “düşmanımın düşmanı dostumdur” kolaycılığı tek çaredir… Zekasının en önemli silahı olduğunu düşünür ve düşmanının düşmanına oynar pek bir şey yapmadan kazanmak için… Ama gerçek zeka her zaman biraz şüphecidir ve sorar “ulan biz dost edindik ama düşmanımın düşmanı acaba gerçekten düşmanı mıdır ?” Zekada “geri” kalmamak için sormak ve görmek lazım…

Mermili ve jöleli TARZINDA bağlayalım bu sefer…

SONUÇ:
Albümün tutup tutmadığını seçimden hemen sonra satış rakamlarından anlayacağız… Bence tutar, çünkü üzerine bu kadar çok yatırım yapılmış olan bir projenin tutmamasına ben ihtimal vermiyorum… Eser sahipleri ne gerekiyorsa (!) yapacaktır… Eğer tutarsa bu cover’a da hemen “dün dündür, bugün bugündür” tadında yeni bir cover geleceği kesin… Ama küçücük bir ihtimal tutmaması halinde hiç şüphe yok ki bu eser piyasadan hemen çekilecek ve eski orijinal hali hemen çalınıp söylenmeye başlayacaktır…

ÖNEMLİ NOT:
Cover İngilizce bir kelime “kap, kılıf, örtü, kılık, paket” gibi anlamlara geliyor… Bir şeyi kaplamak, kılıflamak, örtmek, kılığını değiştirmek… Anladınız siz onu, adıyla müsemma !

Cover diye yazılıp kavır diye okunuyor…

Ama siz her Türk gibi aksana çok takılmadan “kover” diye de okuyabilirsiniz…

SON SÖZ:
Zaten her Türk gibi, 60 yıldan fazla süredir din simsarlığının ve etnik ayrımcılığın her türlü versiyonunu ve koverlenmiş hallerini dinlemekten bıkmadık…

Zaten her Türk gibi 60 yıldır “koverdik” gidiyoruz…

Zor, ama hiç değilse bari bu sefer…

ko, verme !

ERDEN ÜÇÜNCÜOĞLU

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın