YAŞAM YOLCULUĞU…

Uzun yolda araba kullanmak gibidir yaşam…

Çıktığınız bir nokta vardır, varmak istediğiniz bir hedef… Yol arkadaşlarınız vardır, ya sizle aynı arabanın içerisinde ya da sizle aynı yolda ama başka arabalar içerisinde… Bazen hızlanır bazen de yavaşlarsınız… Ya keyfinize, ya şartlara ya da yol arkadaşlarınıza göre… Bazen uzun bazen de kısa molaları vardır yolun… Ya keyfinize, ya şartlara ya da yol arkadaşlarınıza göre…

İnişleri çıkışları vardır yolun, virajları, sapakları… Ama yol sizi hiçbir yere götürmez… Yol çizilidir çünkü, giden sizsiniz ! Bazen şerit değişir, bazen hedef, hatta yol ve yol arkadaşları bile… Ya keyfinize, ya şartlara ya da yol arkadaşlarınıza göre… Aksilikleri, kazaları, sorunları vardır yolun, kaçınmak için dua edilen… Kuralları vardır, bazen çiğneyince haz veren bazen de dualara ters düşen…

Ön camdan görünen geleceğinizdir… Ama en fazla bir sonraki viraja kadar görürsünüz geleceğinizi ya da bir sonraki tepenin üzerine kadar en fazla… Gerisi belirsizdir ! Tüm planlar, umutlar, beklentiler, tahminler, her ama her şey hep bir sonraki viraja kadardır esasında… Ve kaygıyla umut hep kol koladır o virajın arkasında…

Dikiz aynası akıp giden geçmişinizdir ve tersine akar zaman… Aynada

Devamını oku…YAŞAM YOLCULUĞU…

 
Paylaşmak Zenginliktir

MESİR MACUNU !

Sizin de hayatınızda hiç denemediğiniz ama varlığını çok iyi bildiğiniz tatlar yok mu ? Mutlaka vardır…

Örneğin önümüzdeki hafta şenlikleri yapılacak olan Mesir Macunu ! Bir çoğumuz belki hiç tatmamış olsak da adını neredeyse hepimiz biliriz… Eh dile kolay, aradan 475 yıl geçmiş olmasına rağmen hala varlığını sürdürdüğüne göre en azından namını duymuşuzdur şüphesiz…

Peki, mucidini kaçımız tanırız ?

Asıl adı Musa, lakabı Muslihuddin, tarihe geçen adıyla Merkez Efendi’nin beni etkileyen esas hikayesi, meşhur icadı mesir macunundan çok farklı… Ama bir o kadar da leziz ve etkileyici…

Tarihteki rivayetler muhtelif ama ben bildiğim şeklini anlatayım…

Hocası Sümbül Efendi bir gün dergahındaki sohbette ihvanlarına “alemi sen yaratsaydın nasıl yaratırdın ?” diye tek tek sorar… Birisi “efendim ben yaratsaydım şu meyhaneleri yaratmazdım” der, diğeri “ben kerhaneleri yaratmazdım” der, bir diğeri “tütünü, afyonu, şarabı yaratmazdım” der… Kısacası her biri kendince kötü, hayırsız, şer gördüğü şeyleri yaratmayacağını söyler…

Sıra gelir Musa Efendiye… Çok önemli ve çok anlamlı dersler alınacak cevabını verir…

Devamını oku…MESİR MACUNU !

 
Paylaşmak Zenginliktir