EL EKTRİK !

• Hacım, bizim hanım arıyor bütün mahallede elektrikler kesilmiş !
• Bizimki de aradı az önce Hocam, bizde de yokmuş… Hatta bütün şehir kesilmiş…
• Nasıl olur yahu ? Şu önündeki düğmelere bassana birer ikişer…
• Hocam ben bunların ne işe yaradığını bilmiyorum ki, Allah esirgesin yanlış bir şey yaparız, şeytana uymayalım çarpar mazallah…
• Euzu besmele çek, kör şeytanı defet ! Bas gitsin…
• Euzubillahi mineşşeytani… Aha ! Bütün memleket gitti, gördün mü başımıza geleni…
• Yahu abdestin mi yok senin arkadaş, cenabet misin… Tövbe estağfurullah !
• O nasıl laf öyle muhterem, ben abdest almadan önce bile abdest alırım… Abdestsiz abdest alınmaz diye…
• Eee niye öyle oldu o zaman ? Hiç mi anlamıyorsun bu işlerden ?
• Nasıl anlayayım ben İmam Hatip okudum, okuldan sonra Enerji Bakanlığı imamı beni buraya sözleşmeli işe aldırdı… Esas sen mühendis değil misin ?
• Mühendisim de bildiğin gibi değil… Ben de İmam Hatip okudum, sonra ÖSYM imamı bize üniversite sınavı cevaplarını verdi mühendislik fakültesine girdim… Orayı da malum, üniversite imamı sayesinde…
• İyi de sen buraya KPSS ile kadrolu girmedin mi ? Hava atıyordun ya bize…
• KPSS imamı da cevap anahtarını vermişti, öyle yerleştik elhamdülillah…
• Rabbimin emrine şükürler olsun ! İyi de ne yapacağız şimdi ?
• Kitaba bakalım, elektrikle ilgili bir şeyler buluruz belki…
• Olur, hangi kitaba bakacağız ?
• Sen Kuran-ı Kerim’e bir de Fıkıh kitabına bak ben de Tefsir, Hadis ve Kelam’ı karıştırayım…
• Tamam da bunun Arapçası neydi ?
• O nasıl soru ? Baksana “el – ektirik”… Mübarek “el” takısı aldığına göre zaten Arapça demek ki…

• Buldun mu ? Ben de bir şey yok !
• Ben de bulamadım !
• Ne yapacağız şimdi ? Şu alt kattaki çay ocağında eski mühendisler vardı onları çağıralım…
• Onların çoğu özelleştirmede uçuk maaş teklifleriyle ihaleleri kapan firmalara gittiler… Özelleştiler yani !
• Hiç kimse mi kalmadı onlardan ?
• Vallahi son kalanlardan üçü mescide hiç girmiyorlar diye sürüldüler, ikisi de Atatürk rozeti taktıkları için kovuldular…
• Koca memleketin elektrik sistemi kala kala bize mi kaldı yani ?
• Maalesef Hacım, Cenab-ı Hak yardımcımız olsun…
• Amin ! Aha, Bakan açıklama yapıyor televizyonda…
• Şükürler olsun ! Mübarek sakalına kurban olayım…
• Siber falan diyor, ne ola ki ? “si” takısı aldığına göre…
• “si – ktiret” ! Yırttık !

Okuyanlara belki abartılı gelse de maalesef geldiğimiz nokta budur ! Her neyin “davası” olduğu hiçbir şekilde anlaşılamamış ve kabullenilememiş olan “dava arkadaşlığının” getirdiği adamcılık, eyyamcılık, torpil ve kayırmacılık devlet mekanizmasını artık çürüme noktasına getirmiştir. Devlet kadrolarının büyük bölümü, tek gücünü bu “dava arkadaşlığı” yandaşlığından alan bilgisiz, liyakatsiz, beceriksiz taraftar gruplarıyla doldurulmuş durumdadır. Üzeri ne kadar örtülmeye çalışılsa da artık bu mızrağın bu çuvala sığmadığı “davacılar” tarafından da açıkça görülmektedir…

Daha uzun ve daha derin karanlıklar yaşamamak adına liyakat, vakar ve onurla imamın imamlık, mühendisin mühendislik, hakimin hakimlik, polisin polislik, hademenin hademelik, amelenin amelelik yaptığı ve vatandaşlarını taraflarına göre ayırmayan, çağdaş, bağımsız, güçlü, laik, demokratik ve bölünmemiş bir hukuk devletinin hepimiz için lazım olduğu gerçeği her gün başka bir biçimde suratımızda patlamaktadır…

Taraflı ya da tarafsız, davacı ya da davalı hepimiz aynı gemideyiz…

Bu saatten sonra gidip ABD’ye veya ne bileyim Malezya’ya falan yerleşme şansı olmayan herkesin bu gerçeği görerek bu gemiye sahip çıkması gerekir…

ERDEN ÜÇÜNCÜOĞLU

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın