YAŞAM YOLCULUĞU…

Uzun yolda araba kullanmak gibidir yaşam…

Çıktığınız bir nokta vardır, varmak istediğiniz bir hedef… Yol arkadaşlarınız vardır, ya sizle aynı arabanın içerisinde ya da sizle aynı yolda ama başka arabalar içerisinde… Bazen hızlanır bazen de yavaşlarsınız… Ya keyfinize, ya şartlara ya da yol arkadaşlarınıza göre… Bazen uzun bazen de kısa molaları vardır yolun… Ya keyfinize, ya şartlara ya da yol arkadaşlarınıza göre…

İnişleri çıkışları vardır yolun, virajları, sapakları… Ama yol sizi hiçbir yere götürmez… Yol çizilidir çünkü, giden sizsiniz ! Bazen şerit değişir, bazen hedef, hatta yol ve yol arkadaşları bile… Ya keyfinize, ya şartlara ya da yol arkadaşlarınıza göre… Aksilikleri, kazaları, sorunları vardır yolun, kaçınmak için dua edilen… Kuralları vardır, bazen çiğneyince haz veren bazen de dualara ters düşen…

Ön camdan görünen geleceğinizdir… Ama en fazla bir sonraki viraja kadar görürsünüz geleceğinizi ya da bir sonraki tepenin üzerine kadar en fazla… Gerisi belirsizdir ! Tüm planlar, umutlar, beklentiler, tahminler, her ama her şey hep bir sonraki viraja kadardır esasında… Ve kaygıyla umut hep kol koladır o virajın arkasında…

Dikiz aynası akıp giden geçmişinizdir ve tersine akar zaman… Aynada

Devamını oku…YAŞAM YOLCULUĞU…

 
Paylaşmak Zenginliktir

ÜÇ HARFLİLER !

Masal bu ya… Sandığa zarfı atıp şöyle bir ovalıyorsun içinden çıkıyor “dile benden ne dilersen…”

Dar gelirliye zam, bedava sağlık, bedava eğitim, herkese iş, herkese aş, vergiler inecek, ekonomi kalkacak, özgürlükler şahlanacak, istihdam kopacak, TL uçacak, yoksulluk duracak, enflasyon ölecek, büyüme fırlayacak, fiyatlar düşecek, tarım, hayvancılık, sanayi, ticaret hepsi birden şahane olacak…

Öyle üç dilek falan da değil, ne kadar dilersen dile… Masal bu ya, öyle senin becerip de dilemeyi hayal edemediklerini bile yapacak !

Hele o sandıktan bir çıksın yeter…

Masal gibi demokrasilerde, demokrasinin sadece sandığa gitmekten ibaret olduğu masalı anlatılır… Dört yılda bir ortaya konulan sandık kutsanır… Senin kendini masal kahramanı zannetmen ve o kutsal sandığa dokunman için her şey yapılır, her yol denenir, her vaat verilir…

Sonra masal biter, gökten elmalar düşer… O malum dört yıl başlar… Yalan,

Devamını oku…ÜÇ HARFLİLER !

 
Paylaşmak Zenginliktir

BAŞBAKAN “SOYKIRIM” DİYECEK Mİ ?

Bu yazıyı şöyle bitirebilmeyi umut ederim… Günümüzde bir savaşın gerçek kazananı esasında o savaş meydanında hiç olmayan taraftır… Muhtemelen de savaştan sonra tarafları barıştırmaya çalışan, gerçek ve ortak düşmandır esas kazanan…

Amcasıyla yengesinin hiç çocukları olmamış… Onlar da ilkokulu Gümüşhane şehir merkezinde okusun diye kendilerine emanet edilen anacığımı çocukları bellemişler… Bu yüzden annem yengesine hep “yengeanne” derdi… Ona hem yenge hem de anne olmuş yıllarca…

Annemin “yengeannesi” Nazife nenemiz çok yaşlanınca ömrünün son demlerinde bizim yanımızda kalmıştı birkaç yıl. O yıllar ben liseye gidiyordum… Bir gün tarih ödevleri dağıtıldı, bana “1915 Ermeni olayları” düştü !

Kütüphaneye gidildi, kitaplar, ansiklopediler karıştırıldı, özetler çıkartıldı… Başından sonuna, ta ki tehciri de içine alan tüm olaylar okundu, öğrenildi… Ve o yaşlardaki her Türk gencinin hala hiç aksatmadan yaptığı gibi ödevin yazılması son geceye bırakıldı… Ben sayfaların, kitapların arasında boğuşurken birden aklıma nenem geldi… Öyle ya benim Gümüşhanem hem Rus işgali hem de Ermeni olaylarına sahne olmuştu ve canlı tarih hemen yanı başımdaydı… Belki

Devamını oku…BAŞBAKAN “SOYKIRIM” DİYECEK Mİ ?

 
Paylaşmak Zenginliktir