YILGIN SEÇİM !

 

Şimdiye kadar böylesine motivasyonu düşük, böylesine canı çekilmiş, böylesine yılgın bir seçim ortamı görmedik. Yaklaşan seçim ne iktidar yanlılarına ne de karşıtlarına hiçbir anlam ifade etmiyor. Hiç kimsede bir umut ışıltısı, bir beklenti, yarınlara dair bir güven pırıltısı yok !

Gerçekler sürekli eğilip bükülüp önüne konduğu ve külçe gibi ağırlaşan ekonomik koşullar belini büktüğü için… Bırakın bugün nerede olduğunu bilmeyi, buraya nereden geldiğini bile unuttu toplum. Akıllara zarar bir bilinçsizlik ve korkutucu bir şuursuzluk sardı her yanımızı ! Tamir etmemiz gereken şeylerin sayısı her geçen gün artıyor… Her geçen gün bir başka yerimiz arızalanıyor, ağrıyor, acıyor.

Bu nasıl oluyor ? Teşhisi koyarsak tedaviye başlayabiliriz. Bir iki küçük örnek vereyim… Son günlerde telefon mesajlarında ve sosyal medyada dönüp dolanan bir kaç video var, mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Gelin bunları bir başka gözle izleyelim…

Teyzenin birisine soruyorlar “oyunu kime vereceksin ?” teyze cevap veriyor “bu hükümete oy falan vermem oyum AKP’ye” !

Bir başka teyze “bu hayat pahalılığının sebebi sizce kim ?” sorusuna tek kelimeyle cevap veriyor “CeHaPe” !

Bunları okurken hiç şüphem yok ki şu an aklınıza sayısız başka çarpıcı örnekler geliyordur, hatta elinizi telefona atıp henüz görmediğimi sanarak” bir de şuna bak” diye yenilerini bile paylaşmayı geçiriyorsunuzdur içinizden. İşte sorun tam da burada !!!

Bu şuursuz, acınası teyzelerden sizce kaç tane vardır şu topraklarda yaşayan ? Toplumun yarısının böyle olduğunu mu düşünüyorsunuz ? Yoksa siz paylaştıkça mı bunların sayısı fazla gibi görünüyor ?

Algı yönetimi şüphesiz günümüzde çok önemli bir yere oturdu. Mesajlaşma uygulamaları ve sosyal medya denilen mecraların üzerimizdeki etkilerini kontrol edebilmek ve yönetilemez algıyı oluşturmak neredeyse imkansız hale geldi. Zihinlerimiz sürekli bir saldırı altında !

Bu videoları çok masum ellerin çektiğini ve çok masum niyetlerle paylaştıklarını mı sanıyorsunuz ? Yanılıyorsunuz ! Bir yerden alıp bir diğerlerine ilettiğiniz bu tür propaganda araçlarının neye hizmet ettiği zannındasınız ? İnsanları bilinçlendirmek mi ? Çok yanılıyorsunuz !

“Al da bak bizim millet bu işte” diye birbirinize müjdelediğiniz bu yanılsamanın sonucu size ne olarak dönüyor sizce ? Bilinçlenme mi ? Çok ama çok yanılıyorsunuz !

Tüm bunları seyredip, yek diğerinizi de bilgilendirip bilinçlendirdikten sonraki hissiyatınız nedir ? Videodaki dangalakla kafa bulmuş olmak… Seçmen profilinin ana katmanının böyle olduğunu vurgulamış olmak… Kendinizi o dangalaktan ayırarak muhalif kişiliğinizi ortay koymak… Dahası ? Kendinizi bir şeylere tepki vermiş gibi hissedip rahatlamak… Ve haz duygusu !

Aslında yaptığınız şu… Gerçek tepki metotlarından kopup somut olandan uzaklaşmak, soyut ve sanal olanla tatmin olmak.

Tüm bunlar size bu amaçlarla sunuluyor. Alın… İzleyin… Sinirlenin… Kendinizi ayırın… Paylaşın… Rahatlayıp eylemsizleşin ve pasifize olun !

Dahası… İktidarıyla muhalefetiyle el ele hep birlikte işleyen sistemi mazur görün !

Öyle ya “toplumun yarısı böyle” algısı, aslında çok şey beklemeniz gereken muhalefetin tüm beceriksizliğini, çaprazlıklarını, iradesizliğini, iktidara itaatini ve aslında kontrol altında olduğu gerçeğini örter ! “Abi toplumun yarısı böyle yaa” önermesi “Ne yapsın zavallı Kılıçdaroğlu ?” peşin kabulünü ve masumlaştırmasını sağlar… Proje adamların tüm işlerini mazur gösterir !

İktidarın sürekli kazanmasını sebebi, size zannettirildiği şekilde toplumun yarısının o dangalaklar gibi “bidon kafalı” olmasından değil… Aslında toplumun o yarısının yaşam şartlarını düzelteceğine gerçekten inandığı, çıkarına uygun başka bir alternatif bulamamasındandır. Alternatif olması gereken muhalefetin aslında bir “projeye” teslim edilmiş olmasındandır ! Toplumun yarısını yekpare o teyze ile özdeşleştirip hakir göstermek… Muhalefet edip iktidara namzet olması gerekenleri sanki “kahramanca çok şey yapan ama o kesime ulaşmak konusunda çaresiz kalan zavallılar” gibi masumlaştırmıyor mu sizce de ?

Toplumun sizler gibi okumuş, aydın, fikir üretken, düşünen kesimini bu şekilde uyutup pasifize ettikten sonrası kolaydır. Çünkü bakiye kalan cahili yönlendirmek için biraz gösteriş, biraz algı, biraz katkı, bir bez torba, az çay, biraz milliyetçilik, oldukça din iman ve nereden ne zaman çıkıp geleceği belli olmayan düşmanlar yani korku yeterlidir.

Dikkat edin… İzlediğiniz tüm düşünsel yetilerini kaybetmiş görünen teyzelerin ve amcaların sayısı gün geçtikçe artıyor. Sorun bir kez kendinize… Neden ? Nasıl oluyor ? Kime hizmet ediyor ?

Bunları gördükçe hayatımızın her alanını ister istemez etki altında tutan iktidarın tüm uygulamalarını mazur görüyoruz, açık eleştirel düşünceden kopup uzaklaşıyoruz “böylesine müstehaktır abi, az bile bunlara” diyoruz… İnsani ayarlarımızı kaybedip biz de ötekileşiyor ve kutuplaşmanın dibine vuruyoruz.

Hayat paylaşmaktır… Bilgi paylaştıkça değerlenir ! Ancak kirli, maksatlı ve gerçek dışı bilgi zehirdir. Zehirlenen bünye hastalanır, yılgınlaşır. Yılgınlığımızın sebeplerini kendimizde aramalıyız !

Birbirimizi zehirlemeye değil, temizlenmeye, bilinçlenip arınmaya ihtiyacımız var !

Paylaşmayın bu zavallıları, zehirliyorsunuz hepimizi !

ERDEN ÜÇÜNCÜOĞLU

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın