beledi YE !

 

Allah ömrüne bereket, sağlık ve afiyet versin… Babacığımın kitaplarca bilgi ve deneyimi kısa cümlelerine sığdırabilmek gibi müthiş bir yeteneği var.

Toyluk zamanlarımızda hep gülümseyerek söylerdi “oğlum şunlara işiniz düşerse ayağınızı denk alın; maliYE, mülkiYE, askeriYE, tıbbiYE, adliYE, belediYE…” Sordum bir gün “neden baba ?” Muzip gülümsemesiyle cevap verdi “bak hepsinin sonunda YE var” !!

Konumuz yaklaşan belediYE seçimi !

En baştan şunu söyleyeyim… Memlekette “belediye kanunu” diye bir kanun var, ben hepimiz için açıp okudum ve… İçerisinde hiçbir yerde sadece AKP’li iseniz inşaat ihaleleriyle ilgilenebilirsiniz, MHP’li iseniz sadece AKP’ye destek atabilirsiniz, CHP’liler sadece Tuncelili veya Alevileri işe alabilir, HDP’liler sadece Kürtlere hizmet edebilir gibi bir şey yok ! Yani her kim olursanız olun belediyeyi bu kanuna göre yönetmeniz gerekiyor. Partinizin ya da siyasi görüşünüzün hiçbir hükmü yok !

Biraz açalım; biliyorsunuz siyaset yapmanın en temel amacı politika belirlemektir… Örneğin bir ülkenin yönetimine talip olan siyasetçilerden kendi siyasi görüşleri doğrultusunda o ülkeyi yönetip yönlendirecek politikalar belirlemesi beklenir. Misal; eğitim politikası, sağlık politikası, dış politika, güvenlik politikası, ekonomik politika, sosyal politika… Bu politikalarını halka anlatabilir ve eğer karşılık bulup seçilirlerse, önce belirledikleri politikalara uyumlu yasal alt yapılar hazırlar (yasama) sonra bunları hayata geçirip uygularlar (yürütme).

Peki “seçilmiş” bir siyasetçi olan belediye başkanı politika belirleyebilir mi ? Tabii ki hayır ! Çünkü yasayla sınırlı ve sorumludur, sadece yasayla tanımlanmış kamu görevlerini yürütür. Hatta yasaya göre hiçbir partinin yönetim ve denetim organlarında dahi görev alamaz ! Peki siyasetçi olmanın temelindeki “politika belirleyebilme” hakkı olmayan bu kişi neden siyasi ? Kimi seçeceğimize neden siyaset karar veriyor ? Cevap acaba “YE” de mi gizli ? Babam haklı olabilir mi ? Yine deli sorular…

Devamını oku…beledi YE !

 
Paylaşmak Zenginliktir

YILGIN SEÇİM !

 

Şimdiye kadar böylesine motivasyonu düşük, böylesine canı çekilmiş, böylesine yılgın bir seçim ortamı görmedik. Yaklaşan seçim ne iktidar yanlılarına ne de karşıtlarına hiçbir anlam ifade etmiyor. Hiç kimsede bir umut ışıltısı, bir beklenti, yarınlara dair bir güven pırıltısı yok !

Gerçekler sürekli eğilip bükülüp önüne konduğu ve külçe gibi ağırlaşan ekonomik koşullar belini büktüğü için… Bırakın bugün nerede olduğunu bilmeyi, buraya nereden geldiğini bile unuttu toplum. Akıllara zarar bir bilinçsizlik ve korkutucu bir şuursuzluk sardı her yanımızı ! Tamir etmemiz gereken şeylerin sayısı her geçen gün artıyor… Her geçen gün bir başka yerimiz arızalanıyor, ağrıyor, acıyor.

Bu nasıl oluyor ? Teşhisi koyarsak tedaviye başlayabiliriz. Bir iki küçük örnek vereyim… Son günlerde telefon mesajlarında ve sosyal medyada dönüp dolanan bir kaç video var, mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Gelin bunları bir başka gözle izleyelim…

Teyzenin birisine soruyorlar “oyunu kime vereceksin ?” teyze cevap veriyor “bu hükümete oy falan vermem oyum AKP’ye” !

Bir başka teyze “bu hayat pahalılığının sebebi sizce kim ?” sorusuna tek kelimeyle cevap veriyor “CeHaPe” !

Bunları okurken hiç şüphem yok ki şu an aklınıza sayısız başka çarpıcı örnekler geliyordur, hatta elinizi telefona atıp henüz görmediğimi sanarak” bir de şuna bak” diye yenilerini bile paylaşmayı geçiriyorsunuzdur içinizden. İşte sorun tam da burada !!!

Devamını oku…YILGIN SEÇİM !

 
Paylaşmak Zenginliktir

ŞAHI FEDA ETMEK !

 

Bana Türk siyasetini bir cümleyle özetleyin deseler hiç düşünmeden şunu yazardım;

Hiçbir üretkenliği olmadan sadece sağın kurnazlığı ile solun (mecburi) safdilliği arasında devinen döngüsel sisteme Türk Siyaseti denir !

Siyasi iktidarın el değiştirmesinin ana sebebi tartışmasız ekonomidir. Yakın geçmişimizdeki ekonomik krizler ve sonucunda yaşanan siyasi gelişmelere bakarsanız… Döne döne hep aynı şeyi yaşayıp durduğumuzu net bir şekilde görürsünüz.

Bildikleri başka bir şey olmadığı için… En nihayetinde aşırı borçlanma sonucunda ekonomiyi çökerten sağ iktidarlar, denizin bittiği yerde dümeni bir sol iktidara ya da sol ağırlıklı bir koalisyona devrederler. Pimi çekilmiş bombayı kucağında bulan saftirik sol iktidarlar… İktisat kitaplarında bu durumdan çıkmak için öngörülen her şeyi harfiyen yapıp durumu toparlarlar. Ancak, bu büyük çöküşü toparlamak için mecburen tasarrufa yönelip kemerleri sıktıklarından… Halkı bezdirip ilk seçimde (hatta olabilecek en erken seçimde) iktidarı dümeni toparlanmış bir şekilde yine davul zurnayla sağa devrederler. Ve bu böyle gelip gider…

Bu bakımdan Türk halkının çoğunluğunun sağ tandanslı olmasını da kolaylıkla anlar ve kabul ederim. Sonuçta… Bir yanda nerden geldiğini ve neye malolacağını umursamadığın borç parayla sana şu üç günlük dünyadan hemen haz almayı vaat edeni mi tercih edersin ? Yoksa, eldeki para ve imkanlarla direnip dişten tırnaktan arttırarak çocuklara, torunlara gelecek vadedeni mi ? Kurnaz, hazzı ertelemeyi sevmez. Benim halkım kurnazdır !

Yoksa, Türkiye’de ideolojik sağ ya da ideolojik solun tanımını yapacak insan sayısı yok denecek kadar azdır. Bildiğimiz ezberlere göre sağımızdan sola doğru baktığımızda gördüğümüz tek şey; milli şuurdan yoksun komünist, dinsiz, içkici… Solumuzdan sağımıza baktığımızda ise; dinci, geri kafalı, ırkçıdır. Bunlar bize yeterince ayrışabilmemiz için belletilmiş kalıplardır ! Oysa toplumsal tahlil bir aynaya bakmak gibidir… Bir aynaya baktığınızda sağınızı sol, solunuzu sağ zannedersiniz ! Türkiye’den başka… Bu denli sağcılaşmış solcunun ve solculaşmış sağcının farkında olmadan bağnazca yaşayıp gittiği başka bir ülke yoktur sanırım ! Detaylı bir konudur, geçelim…

Aslına bakarsanız Erdoğan için de… Şimdiye kadar olduğu gibi iktidarı bir süreliğine teslim edip sonra davul zurnayla tekrar ve çok daha güçlü bir şekilde dönmenin tam zamanıydı ! Çünkü hepimiz biliyoruz ki ekonomi büyük çöküntü yaşıyor. Keşke şartlar onun içinde bu kadar kolay olabilseydi… Gelgelelim içinde bulunduğu özel şartlar (!) ve bu şartların gerekli kıldığı iktidar mecburiyeti kendisini bu konfordan mahrum ediyor. Hani “konformist baskı” deniliyor ya… İçimizde bu baskıyı en çok hisseden şüphesiz Erdoğan’dır. Çünkü gidip tekrar gelme ihtimali neredeyse yoktur. En temel sebebi de… FETÖ çukurudur ! Anlatayım…

Devamını oku…ŞAHI FEDA ETMEK !

 
Paylaşmak Zenginliktir