BİR KEZ DE ATATÜRK’LE ALDANIN !

Hiç kimsenin bakmadığı bir yer var ! Ha bire aklımı kurcalıyor… Darbe neden YAŞ toplantısında yapılmadı ?

YAŞ yani Yüksek Askeri Şura ne zaman toplanıyor ? Her yıl Ağustos ayının 1 – 5. günleri arası… Darbe girişimi ne zaman oldu 15 Temmuz’da, yani… YAŞ toplantısına 15 gün kala !

YAŞ’a kimler katılıyor ? Başbakan, Milli Savunma Bakanı, Kuvvet Komutanlarının tamamı, tüm Ordu Komutanları ile diğer üst düzey komutanlar olmak üzere toplam 16 kişi… Yani Başbakan ve bakan dahil üst düzey komuta kademesinin tamamı !

Bunlar odada olanlar ! Kapının önünde ise… Başbakan ve Savunma Bakanının bürokratları, yaverler (!), korumalar (!) vs…

YAŞ toplantısı nerede yapılıyor ? Çakmak Salonu, yani… Genel Kurmay Karargahı !

Bunlar cevaplarını bildiklerim… Şimdi cevabını bilemediğim, bulamadığım soruya geliyorum…

25Darbe yapacaksınız ! On beş gün sonra elinizde öyle bir fırsat var ki… Nerdeyse altın tepsi içerisinde sizi bekliyor ! Başbakan, Milli Savunma Bakanı ve TSK’nın tüm üst düzey komuta kademesi aynı odanın içerisine yani avucunuzun içine doluşacak… Odanın içerisinde diyelim ki en azından (!) iki tane paşa (Org Öztürk ve Org Huduti) sizden… Hatta darbenin elebaşları ! Ayrıca dışarıda en az 140 civarında general ve üst düzey komutan sizi destekliyor ve emrinizi, işaretinizi bekliyor… Genel Kurmay Karargahını ele geçirecek iç örgütlenmeyi zaten kurmuşsunuz, avucunuzun içerisinde… Artı ! Tüm yaver ve korumalar sizin ekibinizden… Herkes tek bir işaretinize bakıyor ! Sadece ayağa kalkıp odadakileri eterne ettiğinizi bildirmeniz, yönetime el koyduğunuzu açıklamanız ve elinizdeki bildiriyi imzaya açmanız yeterli ! İmzalamayanı da…

Sizi zorlayacak en zor olay bir tek Cumhurbaşkanının durumuyken ve elinizde 15 gün sonra böyle bir fırsat olduğunu bile bile, neden kullanmamış olasınız ki ? Salak mısınız siz ? Bayramı yıllık izne bağlayacak tatil planı değil, darbe planı yapıyorsunuz ! Bunu hesap etmemiş olabilir misiniz ?

Okumayı kesmeyin ! Çünkü içinizden ezbere geçen cevabı duyuyorum “deşifre oldular da onun için mecburen erken harekete geçtiler”… Yemem ! Siz de yemeyin !

Çünkü… 6 ay içerisinde MİT’e 150’ye yakın darbe ihbarı gelmiş ! Bu işi yapan el zaten bunu düşünüp işi sulandırmış ! Gerçek durumun yeterince ciddiye alınmaması için gerekli ayarlama yapılmış ! Ne deşifresi ? Canına kastedilen Cumhurbaşkanına haber verilmiyor, eniştesinden duyuyor… Telefon açıyor MİT Müsteşarı ile Genel kurmay Başkanı’na ulaşamıyor… Başbakan ve Bakanlar olayı sokakta öğreniyor… Kendilerine bilgi verildiği söylenen komutanlar düğünde eller havada oynuyor… Ne deşifresi ? Yok böyle bir şey… Birileri bunun böyle olmasını istedi ! Kırk yıl boyunca bu darbeye hazırlanacaksınız ! Son anda deşifre oldunuz diye saçmalayacaksınız ! Yok böyle bir şey… Birileri böyle istedi !

Amaç ! Esasında darbe yapmak değildi… Maalesef diye altını çizerek söylüyorum ama emin olun gerçekten istense yapılırdı ! Gerçek amaç, ülkede kargaşa ve iç savaş çıkartmaktı ! Dikkatli olun !

Öncelikli amaç Cumhurbaşkanını ortadan kaldırarak ciddi bir kaos oluşturmak ve askeri askere kırdırmaya başlayarak toplumsal ayrıştırmayı fitillemekti ! Seversiniz sevmezsiniz, orayı geçiyorum… Ama bir ülkenin Cumhurbaşkanı… Hele hele geçen yıllar içerisinde iktidarıyla muhalefetiyle ve toplumun tüm kesimleriyle artık tartışmasız “tek adam” olarak kabul görmüş bir Cumhurbaşkanı ortadan kaldırıldığında… Ortaya çıkacak manzara vahimdir ! Darbeci askerin darbeci olmayanla birbirini kırmaya başladığı bir girdabın içerisine devletin diğer birimlerinin ve toplumun da katılacağını görmemek aptallıktır !

Peki atlattık mı ? Elbette hayır ! Elimizde itibarını tamamen yitirmiş yarım yamalak bir ordu var artık ! Her geçen gün atılanların tutuklananların sayısını duydukça hayretten küçük dilimizi yuttuğumuz, yarım yamalak bir devlet örgütümüz var ! At izi it izine karışmış durumda…

Atlattık mı ? Elbette hayır ! Hiçbir darbeci B planı olmadan yola çıkmaz ! Hele bunu yapan el dünyanın dört bir yanında yüzlercesini tereyağından kıl çekercesine başarmışsa, hiç çıkmaz ! Darbe girişiminin ilk dalgası atlatıldıktan sonra gözümüzün önüne serilen propagandaya aldanmamalıyız… Meydanlarda bayrak sallayan amcaların, teyzelerin varlığı bizi rehavete sürüklememeli… Romantizme kapılıp… Bir B planının varlığını göz ardı etmeden uyanık kalmalıyız !

Diyorlar ki ordunun yüzde ellisi atmışı bunlardan ! Diyorlar ki, polisinin en az yüzde ellisi atmışı bunlardan ! Bunlara bir de devlet kadrolarından atılıp deşifre olmuş elli bin kişiyi ve bunların ailelerinin oluşturduğu sivil desteği de ekleyin ! Hayatları bir insana biat edip, onun ağzından çıkacak iki kelimeyi ayet hükmünde sayacak kadar gözü kararmış muazzam büyük bir kitleden bahsediyoruz ! Geçmiş seçim sonuçlarına etkileri sakın sizi yanıltmasın ! Hem sayısal olarak kendilerini gizlemek hem de nihai amaçlarına ulaşmak amacıyla yıllardır yatırım yaptıkları AKP’ye maslahat gereği talimatla (!) oy verdiklerini unutmayın !

Ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı ? “Bunların maskeleri vardı “din” maskesini kullandılar aldandık !” Evet, AKP’yi maske olarak kullandılar ve hala da binlercesi bu maskenin arkasındadır ! Sadece AKP’mi ? Siyasi oportünizm adına tüm değerlerinden feragat edip bunlardan oy devşireceğini zanneden CHP’nin MHP’nin ve ayrışmanın bayraktarı HDP’nin de içerisindeler ! Herkesin çok dikkatli ve uyanık olması gerekiyor ! Amacım paranoya yaratmak değil… Ama kabul etmeliyiz ki hiçbir yer sanıldığı kadar temiz değil !

Zira ! Allah korusun ama yeni bir kalkışma… Yarım yamalak ordu, yarım yamalak polisle çok zor bastırılabilecek ve sokağa bir daha onarılamaz anarşi salacak boyutta bir dalga olacaktır ! Askerin içerisinde kalanla, polisin içerisinde kalan, sivil kesimden gelecek destekle kimin kime vurduğunun bilinmezliği içerisinde muazzam bir kaos yani iç savaş yaratır ! Sonrası artık diğer Ortadoğu ülkeleri gibi, gerçek darbeci elin gelip bize demokrasi sunmasını beklemekle geçecek “diz çökme” dönemidir ! Küçük ve zayıf yönetim bölgelerine ayrışıp birbirimize nefret kusacağımız bir dönemdir bu ! Dikkat edin !

Geçmişle uğraşacak ve dizlerimizi dövecek vaktimiz yok… Onlar sonranın işleri ! Sayın Cumhurbaşkanının ve takipçisi olma itibarıyla AKP kadrolarının bu gidişi ivedilikle değiştirmeleri gerekiyor…

Öncelikli çözüm ! Yıllar yılı önemli devlet kadrolarından sadece “Atatürkçü” oldukları için atılan, emekli edilen, istifaya ya da emekliliğe zorlanan insanları bulup geri çağırmaktır ! Bunların tespiti kolaydır ! Zira tümünün gizli sicil dosyalarında bu durumlarına dair ibareler şerh edilmiştir ! Eldeki OHAL yetkileri bu insanları çağırıp görev vermek için ve hatta gerekirse zorlamak için yeterlidir… Söz konusu vatandır ve bu insan kaynağı hiç tereddüt etmeden bir an önce aktif hale getirilmelidir !

İkinci acil adım ise ! Devletteki kadrolaşmanın tarikatçılık adamcılık eyyamcılık düzeninden kurtarılıp bir an önce “liyakat” esaslı bir sisteme oturtulması ve eğitim sisteminin cumhuriyet değerleri üzerine sil baştan yeniden yapılandırılmasıdır…

Demokrasinin günü gelince inilecek bir vasıta olmadığı… Bilakis, Cumhurbaşkanı da olsanız, tek adam da kalsanız can emniyetiniz ortadan kalktığı zaman sarılabileceğiniz tek güvencenin demokrasi olduğu… Acı da olsa anlaşılmıştır ! Demokrasiyi bu topraklarda hiç olmadığı kadar canlı ve hakim kılmak artık hepimizin boynunun borcudur ! Kurucu değerlerimize yani fabrika ayarlarımıza bir an önce dönmeliyiz !

Şimdiye kadar çok fazla aldandınız ! Şimdi artık Atatürk’e aldanma dönemidir !

Bir kez olsun aldanın… Ne isterse verin !

Aldanmadığınızı anlayacaksınız !

ERDEN ÜÇÜNCÜOĞLU

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın