GÜLE GÜLE JET SKİCİ !

Mizah bir sanat ! Bu sanatın insan üzerindeki “terbiye edici” etkisinin farkına yıllar önce varmıştım…

Askerdeyiz… 88 kişilik er koğuşunda kalıyoruz… Aklınıza gelebilecek her cinsten 88 erkek… Akşam saat 9 oldu mu “koğuş yat” emriyle birlikte hepimiz kuzu gibi, tıpış tıpış yataklarımıza süzülüyoruz… Az sonra müthiş bir senfoni başlıyor…

Horultuya can kurban, zaten bir süre sonra bağımlılık yapıyor… Ama gelgelelim bu nefesli sazlara, 5 oktavdan eşlik eden “zaaart, zuuurt, pooort, fiuuvvv” sesleri dayanılmaz bir halde… Tabi biz henüz acemiyiz ! Yeni katıldığımız bu ortamda, bizden önce tanımlanmış bu “özgürlük alanına” direkt müdahale şansımız yok… Kafamızı yastığa bastırıp içimizden “Allah belanı versin” demekten başka bir şey yapamıyoruz…

Ama bir Celal’imiz vardı ! Hayatımda tanıdığım en nüktedan fırlamalardan birisiydi… Dört beş geceyi zehirlenmeden atlatmıştık… O akşam insanın yüreğini dağlayan ve “zoooooort” diye uzayıp giden canhıraş bir solodan sonra… Celal’in sesi duyuldu…

“hocam sesi çok güzelmiş, kaça bırakıyorsun ?”

İşte hepimizi yerle bir eden bu tek cümleden sonra… Bir daha aylarca tek bir vızıltı bile duymayacaktık… Hiç kimse bir daha sesini duyurmaya (!) cesaret edemeyecekti… Bölük terbiye olmuş… Mizah kazanmıştı !

Başta Levent Kırca ! Ve Kemal Sunal, Zeki Alasya ve niceleri… İçinde yaşadığımız toplumun kurnazlarının, edepsizlerinin ve bizi yönetenlerin ayıplarını hiç çekinmeden ve hiç yılmadan gözler önüne serdiler… Kahkahalarla gülerken terbiye olduk, eğitim aldık, tedrisattan geçtik… İçimizdeki öfkeyi kahkahalarla bertaraf ettik… Nur içinde yatsınlar…

Hatta ! Süleyman Demirel, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve hatta hatta Kenan Evren… Dramatik sonuçlara varan hatalarının bu ustalar tarafından hicvedilmesine ve toplumun bu hatalardan kahkahalar atarak ders almasına, öfkesini dindirmesine çok fazla müdahale etmediler… Mizah sanatına alan açılmasına müsaade ettiler… Bu bakımdan şükranla anıyoruz…

İnsan ağlarken ! Öfkelenebilir, ayrışabilir, isyan edebilir ve “ama” diyebilir… Fakat gülen insan ! Bunların hiç birisini yapmaz, yapamaz… Sanatın içine tükürüldüğü, mizahın düşman bellendiği ülkelerde… Kahkaha atan insana rastlayamazsınız ! Orada ancak acılar, acıların körüklediği öfkeler ve öfkelerin ayrıştırdığı insanlar, kavgalar vardır… Mizahla birlikte katledilen, toplumsal barıştır…

Güle güle güzel adamlar ! Güle güle usta !

İstanbul’un “Levent” semtine ve cenazenin kalktığı “Levent Camiine” bundan sonra senin adını veriyoruz !

Ve sana söz veriyoruz… Atatürk’le kalacağız… Cumhuriyetle kalacağız… Bu dünyayı daha güzel kılacağız…

Senin arkandan, senin yerine…

Sonuna kadar İSKİ’ciyiz…

Erden ÜÇÜNCÜOĞLU

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın