PARTİNİN DİNİ OLUR MU ? PEKİ YA İNSANIN ?

İnsanın dini olmaz… Allah’ın dini olur ! İnsan da eğer isterse kendi rızasıyla o dine tabi olur… Bir kişinin “benim dinim şudur” demesi esasında “bana şu din tebliğ edildi, ben de işittim ve kendi isteğim ve rızamla o dine tabi olmayı kabul ettim” anlamındadır… Yoksa hiç kimse “hepinizden çok seviyorum” ya da “herkesten iyi biliyorum” ayaklarına yatarak dini sahiplenemez, ele geçiremez, müstakilleştirmez… Hiç kimse dine galip gelemez…

Kulun Allah’ı olmaz… Allah’ın kulu olur ! Her insanın bir Rabbi vardır, ancak çoğu öyle sansa da herkesin Rabbi Allah değildir ! Allah “zaten” vardır ve birdir… Herhangi bir kimsenin müstakil varlığı olmaktan münezzehtir… Bu sebeple Allah hiç kimsenin değildir, sahiplenilemez ve müstakilleştirilemez…

Herhangi bir insanın dinine olan bağlılığını, imanının ve Allah’a yakınlığının derecesini, kulluk bilincinin ne mertebede olduğunu en son raddede Allah’tan başka bilecek olan yoktur… Bu sırdır ! İki kişinin bildiği şey sır olmaz… Ancak, O “bir” olduğu için sadece O’nun bileceği şey de sırdır ! Sır denilen sahibinden başkasına ayan olmaz !

Ancak yine de bunları çok iyi bildiğini iddia eden birisine rastlarsanız bilin ki onun “kendi dini” de “kendi Allah’ı” da vardır… Çünkü o kendi dinini icat etmiş ve kendisine o dine uygun olarak kendi kafasında bir de Allah yaratmıştır ! İnsanlara da kendi icat ettiği din ve Allah üzerinden not vermektedir ! Bu türden “gel bizde hem din var hem Allah” diye pazarlama yapana çok dikkat etmek gerekir ! Kendilerini pazarlama taktiği olarak bunların dilinden din ve Allah eksik olmaz… Sözüm ona yaptıkları her hayrı, her sadakayı, her yardımı olduk olmadık her yerde haykıra haykıra herkesin gözüne sokarlar… Kendilerini mümin, kendilerinden olmayanı kafir gibi gösterirler… Bunlar ancak makaracı soytarılar ve din bezirganlarıdır !

Bir insanı “dindar” ya da “dinsiz” olarak ayırmak hiç kimsenin haddine değildir… Bu, sadece Allah’ın bilebileceği bir işe karışmak, Allah’a mahsus olana müdahale etmek ve kuluyla O’nun arasına girmektir… Yani bezirganlarla aynı tuzağa düşmektir… Dikkat etmek lazım !

Çünkü ! Bir insanın, gizli ya da açık bir dine tabi olmak kadar gizli ya da açık o dini terk etme seçeneği de vardır… Bu sebeple, bırakın kafadan sıkma not vermeyi, kendi dillerinden ikrar etseler bile o insanları “falanca çok dindar” ya da “filanca kafir” diye kayıtlamak çok tehlikelidir. Zira o kayıt o an için geçerlidir ve yarın ne olacağı bilinmezdir… İnsanları bilinmezleriyle yaftalamak ciddi mesuliyettir… Hayatlarının sonuna kadar her anlarını takip etmek gerekir ki bu mümkün değildir… Bu sadece Allah’a mahsustur, çünkü ömrün son demine kadar kalplerde ne olduğunu bilen sadece Allah’tır !

İnsanın olmadığı gibi partinin, örgütün, derneğin, vakfın, bankanın, kurumun, cemiyetin, cemaatin, dini hiç olmaz…

Allah’ın dini olur !

Aksini söyleyenlerin peşinden gitmeyi “dindarlık” hatta “dinin emri” gibi saymak en hafif tabirle… Riyakarlıktır ! Allah yardımcıları olsun…

Laiklik zaten bu soytarıların şeytani tuzaklarına düşmeyi engellemek için vardır ! Allahsızlık değil, bizzat “sadece bana kulluk edin” diyen Allah’ın emridir !

Bu sebeple ben kendime hep dinsiz parti, dinsiz banka, dinsiz dernek falan seçerim…

Hiç kimsenin değil, sadece Allah’ın dinine tabi olduğum için !

Bu vesileyle Kadir Gecenizi kutlar, dualarınızın makbul olmasını dilerim…

ERDEN ÜÇÜNCÜOĞLU

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın