SEÇİMİ KİM KAYBEDEMEZ !

 

Seçimde herkesin kendisi gibi rasyonel mantıkla hareket edeceği ümidine sarılan insanlar doğal olarak hüsran yaşıyorlar. Ümitlerinin dayanağı… 50 yıldır ilmek ilmek işlenen bir sistemin her şeye rağmen 50 günlük bir çabayla değiştirilebileceği idi !

Soğan, patates, dolar, euro, mazot, benzin fiyatlarına herkesin isyan edeceğini sandıkları bu ümitlerinin adına “dip dalgası” dediler… Oysa, dipte dalga falan yoktu ! Şayet olsaydı, zaten Erdoğan iktidarı kaybetme pahasına bu riski göze almazdı.

Şimdi “bunları geç, bize sebep açıkla” diyenler… Sizlere iki ay önce yani erken seçim kararının alındığı günlerde uğraşıp didinip “seçimi kim kazanır” başlıklı tane tane bir yazı yazmıştım. Türkiye’nin güncel seçmen profili üzerinden bugünleri yani “seçimi kolay kolay kimin kaybedemeyeceğini” anlatmıştım sizlere… Aynı zamanda doğru hedef belirlemek ve gerçekten kazanmak isteyenler için bir yol haritası çizmiştim. Öyle ya; matematik varken duygulara yer yoktur ! Bu yazıya gelen yorum ve eleştirilerin entelektüel içerikli % 10’unu bir yana koyarsam, kalan % 90’ı “çok uzun olmuş” şeklindeydi. Canınız sağolsun ! Her şeyi baştan anlatmaya gerek yok… Şimdi açıp okumaya ve katkı koymaya başlarsanız, önümüzdeki seçimlere dair gerçek bir ümit besleyebilirsiniz.

Vaktinizi çalmadan sadece çok kısa iki not aktarayım…

Bir ! O yazıda anlattığım, bu günün AKP’sinin seçmen kitlesinin göbeğini oluşturan “İktidar Alternatifsizi Mecburcular” grubu ile aranıza ne kadar derin bir uçurum koyarsanız… Her seferinde kilidi açmanız ve galip gelmeniz daha da imkansız hale gelir. Yaşadıkları cehalet ve sefalet bakımından bu gruba… Bireysel değilse bile toplum olarak mutlak borçlu olduğumuz gerçeğini içinize sindirmelisiniz ! Bu günün seçim mekanizmasının ana unsuru olan “siyasi kutuplaşma ve yarılma” aslen bu grupla sizin aranızda projelendirilmektedir. Ve yarılma bu seçimle daha da derinleşmiştir. Alet olduğunuz sisteme dikkat edin !

İki ! O yazıda anlattığım, geçmişten bugüne MHP’nin seçmen kitlesini oluşturan “Parti Taraftarları (Parti Fetişistleri)” grubunu anlamayıp MHP seçmeninden rasyonel tavır beklerseniz… Her seferinde boşa kürek çekip üzülürsünüz ! Bu seçimde MHP’nin içinin boşaldığı, tümünün İYİ Partiye dolduğu zannına kapılan arkadaşlara… Gerçekte ne olup bittiğini Meral Akşener’e değil Koray Aydın’a sormalarını öneririm. Kitleyi yakından tanıyanlar ve konuyu dikkatle izleyenler ne demek istediğimi anlamışlardır !

Gerçeklerle yüzleşemeyip hala işin altında bir çapanoğlu arayanlar için… Bu iki önemli notun üzerine şunu ekleyelim; seçime KEDİ’nin etkisinin çok anlamlı oranda olmadığı anlaşılıyor. Aksini halk olarak bizler iddia edemeyiz, peşine düşülen liderler iddia edebilir ki hiç birinin böyle bir tavrı yoktur. Bu noktadan sonra oluşturulan şizofrenik hikayelerin (eşinin kaçırılıp İnce’nin tehdit edildiği vb) tümünü yıpratma amaçlı olarak okumak gerekir. Yani İnce’nin tehdit edildiği için sonuçları kabul etmeye mecbur kaldığı iddiasının… İki şeye hizmet ettiği aşikardır. Bir, koltuğu altından kaymış olan Kılıçdaroğlu’na… İki, bir sonraki seçimde İnce’ye beslenecek olan ümidin kırılmasına. Alet olduğunuz sisteme dikkat edin !

Kılıçdaroğlu’na değil ama İnce’ye bir paragraf açmak isterim… Zira Kılıçdaroğlu projesi için söylenebilecek her şeyi şimdiye kadar yazdım ve söyledim. Gelinen noktada geç de olsa artık anlaşılmış olduğumu sanıyorum ! Alet olduğunuz sisteme dikkat edin !

İnce’nin gözlerinde toy bir siyasetçinin mücadeleci heyecanını gördüm. Her ne kadar rahmetli Kamer Genç gibi “tek başına muhalefet” görevini yıllardır layıkıyla yapmış olsa da, gözlerinin feri sönmüş tipik bir Ankara CHP siyasetçisi hüviyetinden sıyrılıp… Ülkenin siyasetçisi haline gelmenin önemli aşamasından başarıyla geçmiştir. İnce’yle birlikte küllerinden doğan “kazanma ümidinin” devam edebilmesi… Öncelikle kendisine omuz veren milyonların bildik bütün demokratik yöntemleri kullanarak Kılıçdaroğlu’nu kovmasıyla (!) mümkün olacaktır. Zira Kılıçdaroğlu artık onuruyla uğurlanacak aşamayı kendi iradesiyle ve elinin tersiyle itmiştir ! Kendisine layık gördüğü şekilde bir an önce gönderilmelidir.

Artık… Köprüden önceki son çıkışı kaçırdığımız, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, tek adam yönetimine geçtiğimiz, bittiğimiz, tükendiğimiz laflarını derhal bir yana bırakın. Dünyadaki bir çok ülkenin yaşadığı gibi bizim de yönetim şeklimiz bir deneme döneminden daha geçiyor. Öyle ya da böyle bu süreci de hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Bildiğimiz ve emin olduğumuz tek bir şey var ki; biz dünyadaki hiçbir ülkeye benzemedik benzemeyeceğiz ! İhtiyacımız olan şey korkulara sarılıp yatmak değil, doğrulara tutunup cesaretli olmak ve bir arada durma inancımızı terk etmemektir.

Son söz iktidara… Bizim gibi sıradan insanlar bir yana, sizleri bile yutma ihtimali olan ve oluşum sürecine koşulsuz katkı koyulan FETÖ çukurunun üzerinizde yarattığı korkuyu sizden çok daha uzun yıllardır tanıyor, anlıyor ve kabul ediyoruz. Ancak ilk işiniz… Orta yerde duran ve her iki tarafın da birbirleri eliyle işletildiğini öne sürdüğü bu kontrolsüz çukuru artık bir an önce kapatmak olmalıdır. Güçlü bir devletten beklendiği şekilde… Tüm terör örgütleri gibi FETÖ’yle yapılan mücadeleyi de halk olarak sonuna kadar ve koşulsuz destekliyoruz. Ne var ki hep birlikte bu ülkede… Korkuların esir aldığı insanlar olarak değil, yüzleşmemiz gereken her şeyle yürek ve cesaretle yüzleşen insanlar olarak yaşamak istiyoruz !

Hep birlikte ve tek yürek halinde… Hiçbir zaman korkunun bizleri teslim aldığı sisteme alet olmayacağız !

ERDEN ÜÇÜNCÜOĞLU

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın