TAMAM DA NASIL ?

 

Bir odada 10 kişisiniz ve sizle beraber üç kişi daha size oy veriyor. Bu durumda toplam oyunuz 10’da 4 yani % 40’tır. Eğer size oy vermeyen karşı gruptaki 2 kişi odayı terk ederse, odanın nüfusu 8’e iner. Ve sizin oyunuz artık kendiliğinden… 8’de 4 yani % 50’dir !

Çok basitleştirilmiş bu örnekten anlayacağımız şudur… Oy verenlerin toplam sayısı düştüğünde, size oy veren kişi sayısı sabit kalsa bile oylarınız “oransal” olarak kendiliğinden artar !

Dolayısıyla, siz kemikleşmiş kilitli oylarınızı odada muhafaza ettiğiniz sürece… Odadan çıkarak oy kullanmayan her bir kişi, oylarınızın oransal artışına katkı koyan “gizli destekçiniz” olarak zımnen sizin safınızda yer alır !

Bunu niye anlattım ? Çünkü az sonra lazım olacak…

Bakınız Türkiye’de… Recep Tayyip Erdoğan’ın kemikleşmiş kişisel oyu minimum % 40’tır. Aklı değil duygularıyla hareket edenler bu yadsınamaz gerçeği hala anlamamaktadır. Bu “kilitli” oyların hangi depolardan geldiğini görmek isteyenler için ülkenin seçmen profilini anlatan “Seçimi Kim Kazanır” başlıklı bir yazı yazmıştım… Bu yazıya belki de en ilginç yorumu ince bir ODTÜ zekasıyla değerli arkadaşım Levent Özgökçen yaptı “Erden’cim yazının başlığını ‘Seçimi Kim Kaybedemez’ şeklinde değiştirsen daha iyi olur” diye…

Oysa… Elbette yazıdaki amacım ne olursa olsun Erdoğan’ın asla kaybetmeyeceğini ortaya koymak değildir. Bilakis… Gerçekten (!) kazanmak isteyenler için bir yol haritasıdır ! Zira Erdoğan da, taraftarları da, hatta muhalefetsizlikten kendi partilerine söz geçiremeyen müzmin AKP’liler de aslında eleştirirken bile yıllardır muhalefete bu gerçekleri (!) anlatmaktadır.

Hepsi açılamasa da… Bu “kilitli oy depolarından” bazılarını açmadan bu gerçeğin değiştirilmesi mümkün değildir ! Hele hele “kendi kendilerine çözülmelerini” beklemek kadar aymaz ve boş bir beklenti ile hiç mümkün değildir. Tekrar aynı şeyleri yazıp sizleri sıkmamak adına, yazıyı “isteyen inceleyebilir” diyerek burada noktalıyorum.

Ne seçim arifeleri yaşadık… Erdoğan’ın yüzünün asıldığını, moralinin çok bozuk olduğunu, bu sefer kaybettiğini artık kendisinin de fark ettiğini, içlerinden çözüldüklerini, ekonominin battığını, ülkenin yan yattığını, artık ciddi taraftar kaybedildiğini anlatan ne yazılar ne yorumlar okuduk ! Bu siyasi taktiklere (!) kanılıp… Şimdiki “tamam” patlaması gibi esprili sosyal medya paylaşımları ve gırgır şamatalarla ne bayramlar kutlandı bu ülkede arife gününden ! Tanıdık geliyor mu ? Tamam tamam da nasıl tamam ? Peki ya sonuç… Bir seçim sonucu yazısını sanırım hepimiz hatırlarız “biz ampulü sökün dedik, adamlar cami avizesi taktılar” !

Dönelim… Erdoğan’ın kişisel kemik oyu %40’tır. Buna AKP’ye oy veren rasyonelleri ve MHP’nin sempatik (!) dokunuşunu da ilave ederseniz önümüzdeki seçimde % 46 civarında oy alacağı ölçümleniyor. Bu yazının yazıldığı tarihten sonra çok sansasyonel bir katkı ya da çok olağanüstü negatif bir etki oluşmazsa bu oy tahmini çok yerinde ve gerçekçidir.

Bu seçimdeki seçmen sayımız 57 milyon kişi. Tecrübeyle sabit olduğu üzere ve her seçimde yaşandığı gibi toplamın % 12 – 13 aralığındaki yaklaşık 7 milyon kişi seçime katılmayacak ! Yani bunları çıkarıp seçmen sayımızı düz 50 milyon kişi üzerinden hesaplarsak Erdoğan’ın %46 olan oy sayısını 23 milyon kişi olarak bulursunuz.

Gelin sıfırları atıp basit hesaba dönelim… Toplamda 57 kişi olmamıza rağmen 7’si içeri girmeyeceği için o gün odada 50 kişi olacağız ve… Bunların 23’ü Erdoğan’a oy verecek ! Kalan 27 kişi öyle ya da böyle kendi adaylarına oy vereceği için kimse %50’yi aşamayacak ve seçim tekrarlanacak.

Peki soru şu ? Seçim tekrarlandığında yani ikinci seçimde hala odada 50 kişi mi olacağız ? İkinci soru… Şu 27 kişi dönüp, yarışta kalan ortak (?) adaya hiç eksiksiz oy verecek mi ? Cevap… Sanmıyorum ! Hiç dişlerinizi sıkmayın ve aslında “neye hizmet ettiğimin belli olduğu” falan gibi ucube yorumlara girmeyin. Matematik varken duygulara ve romantizme yer yoktur !

Bakın… Muhtemeldir ki ikinci tura kalan aday her kim olursa olsun, çok değil 3 kişi “ben kendi adayımdan başkasına oy vermem” diyerek odadan çıkacak ! Biz odada 47 kişi kalacağız ! Ve çok muhtemeldir ki odadaki “milli görüş” sahibi 1 kişi “nasıl olsa partiyi geçen hafta meclise soktuk elhamdülillah” diyerek aslına rücu edip saf değiştirecek ve Erdoğan’a dönecektir… Şimdi odada 47 kişiyiz ve Erdoğan’ın oyu artık 23 değil 24’tür… Yani % 51 !

Şu kapını dışındaki 7 kişi var ya… Bunların belki de 3’ü hepimiz için geçerli insani gerekçelere sahiptir ve onlara söz söyleme hakkımız yoktur. İnsani gerekçe derken yazlıkta mangal yellemek ya da otelde yan gelmek değil elbette; ölüm, kaza, hastalık, iş aş derdi, olanaksızlık ve saire… Ancak kalan 4’ü “biletleri önceden almıştık, bir oyla bir şey değişmez, bu iş zaten bitti, oy versek ne olacak, şimdiye kadar verdik de ne oldu, al birini vur ötekine” kafasında olanlardır ! Ve istatistik verilere göre bu 4 kişinin % 80’i yani en az 3’ü muhalif görüşlüdür !

Şimdi dişlerinizi bana değil onlara sıkın… Çünkü onları odaya sokamadığınız sürece sayının “tamam” olması çok zordur !

Ben hesabı kemiksiz yaptım.. Seçim güvenliğinin tam olarak sağlanabildiği, iktidar tarafından bile garanti edilemediğine göre… Küsuratlar artık KEDİ’nin işidir ! Gerek Erdoğan taraftarları gerekse de muhalifler… Özellikle “geçersiz” oylardaki pati izlerine dikkat etmelidir !

ERDEN ÜÇÜNCÜOĞLU   

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yorum yapın