DEVLETİN SİNSİCE (!) ELE GEÇİRİLMESİ

Devletin “sinsice ele geçirildiği” tespitine katılıyorsanız… Aşağıdaki yazıyı okuyun !

Devletin “ele geçirildiği” ancak bunun çok da “sinsice” yapılmadığı tespitine katılıyorsanız… Aşağıdaki yazıyı okuyun !

Devletin sinsice ya da değil ama… Bir şekilde “ele geçirilmesinin” sadece AKP döneminde olduğunu sanıyorsanız… Aşağıdaki yazıyı okuyun !

Aşağıdaki yazı benim kaleme aldığım bir yazı değildir. TBMM tutanaklarında başka bir konuyu araştırırken tesadüf eseri karşıma çıkan ve virgülüne dahi dokunmadan alıp sizle paylaştığım bir meclis görüşme tutanağıdır.

Bir yazıyı olduğu gibi paylaşmak çok tarzım değildir, genellikle kaynak göstererek alıntı yapar ve kendi yorumlarımı eklerim. Ama bu satırları herkesin olduğu gibi (!) okumasını özellikle isterim. Çünkü, isterim ki bu ülkede kardeş kanı dökülmesine sebep olan olayların hakikati herkes tarafından görülsün. İsterim ki, bu ülkede Fetullah Gülen gibilerin var olmasından çok önce hazırlanan tezgahlar ve o tezgahtarları himaye edenler bilinsin. İsterim ki, devlete sızmanın çok ta sinsice olmadığı, ayan beyan ortaya dökülen tüm tespitlere ve devletin kendi doğal reflekslerine rağmen birilerinin nasıl da göstere göstere korunup kollandığı anlaşılsın.

Laikliğin nasıl aşındırılıp Türkiye’de İslam’ın Araplaştırıldığını , dinin ve milliyetçiliğin nasıl başka emeller için kullanıldığını, seçimlerde neler döndüğünü, atama ve tayin hilelerini, sahte diplomaları hatta… Musul ve Kerkük’teki Türk varlığını sürdürme yolundaki devlet politikalarının nasıl engellendiğini ve nicelerini bu yazıda bulacaksınız. Herhangi bir yönlendirmeden kaçınmak için yazıda adı geçen kişileri araştırmak, konular ve kavramlarla ilgili yorum yapmak tamamen okuyucuya bırakılmıştır.

Ben vazifemi yaptım… Sıra sizde ! Roman gibi okumanız dileğiyle…

Sizi 8 Mart 1972 (!!) tarihine götürüyorum TBMM’nin 7. Birleşimine. (TBMM Tutanak Dergisi Cilt 11 Toplantı 11 s 233 – 251)

BAŞKAN — Buyurun, Sayın Mehmet Özgüneş.

MEHMET ÖZGÜNEŞ (Tabii üye) — Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyeleri;
Diyanet işleri Başkanlığında kurulan bir şebekenin, Türk Milletinin ve Türk ülkesinin bütünlüğüne kadar, lâik Türkiye Cumhuriyetine kadar ve memleketin yüksek menfaatlerine kadar nasıl el attığını, yurt dışındaki birtakım gizli cemiyetlerle nasıl irtibat kurduğunu ve bu şebekeyi kimlerin nasıl himaye ettiğini burada vesikalariyle arz edeceğim.

Devamını oku…DEVLETİN SİNSİCE (!) ELE GEÇİRİLMESİ

 
Paylaşmak Zenginliktir

Yeni CHP + Yeni MHP = BBP !

Büyük Birlik Partisi’ne gönül verenler hemen üzerine alınmasınlar… İsim benziyor ama kastımız direkt onlar değil… Büyük Baston Partisi !

Siyasette “ittifak” tartışmasının yaşandığı günlerdeyiz… AKP ile MHP ittifakı tartışılıyor. Ama ben size başka bir ittifaktan bahsedeceğim… Bahçeli’nin başında olduğu MHP ile Kılıçdaroğlu’nun başında olduğu CHP ittifakından ! Yani, Büyük Baston Partisinden.

Özellikle altını çizmekte fayda var, belirttiğimiz şey MHP ile CHP ittifakı değildir ! Yani eski MHP ile eski CHP’nin değil… Yeni MHP’yi ele geçiren Bahçeli ile Yeni CHP’yi ele geçiren Kılıçdaroğlu’nun Tayyip Erdoğan lehine kurduğu ittifakı kastediyoruz. Ele geçirdikleri partilerin içlerini boşaltıp özünden ve bağlamından bütünüyle koparak kendi hegemonyası altına alan ve koltuklarını korumaktan başka hiçbir amaçları kalmamış olan Bahçeli ve Kılıçdaroğlu ittifakıdır dile getirdiğimiz. Biri içeriden diğeri dışarıdan tam destekle Erdoğan’ı omuzlarında 2019 seçimlerine taşıyorlar.

Biliyorsunuz ittifakın ilk adımı Ekmeleddin projesiydi. Gerçekte MHP’nin adayı olan bu şahsı CHP’ye lanse ettirip çatı aday olarak tanımladılar… Sonuç beklendiği şekilde hüsran oldu ! Kılıçdaroğlu’nun parti organlarında doğru düzgün hiç kimseye danışmadan ve muhtemeldir ki bir yerlerden talimat alarak ortaya sürdüğü bu aday benimsenmeyince… Ağzından dökülen laflar şu olmuştu “tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz”… Sonuç hüsran ! Geçiyoruz…

Devamını oku…Yeni CHP + Yeni MHP = BBP !

 
Paylaşmak Zenginliktir

AFRİN BİZE GİRER Mİ ?

Afrin – Moskova arası 2.145 (iki bin yüz kırk beş) Km… Afrin – Washington arası 9.240 (dokuz bin iki yüz kırk) Km…

Afrin – Türkiye arası 24 (yirmi dört) Km !

Her büyük devletin kendi çıkarlarını ilgilendiren büyük ve ciddi hamlelerinin arkasında mutlaka titizlikle ayrı ayrı yapılan iç ve dış politika hesapları vardır ! Bu cümlenin altı çizilecek olan ilk kısmı “büyük devlet” ikinci kısmı ise “kendi çıkarları” ibareleridir.

Adamın birinin Rusya’dan diğerinin Amerika’dan, sanki sabah işe gider gibi binlerce kilometre öteye gidip, elin memleketine çökmesindeki profesyonelliğe bir bakın. Bir de bizim şu yürüme mesafesindeki 24 kilometre öteye gitmek için kopardığımız yaygaraya bakın… Tepenize çökeriz, üzerinize ineriz, oraya gelirsek çok fena yaparız, ayağınızı denk alın, tepemizi attırmayın, bir koyarız görürsünüz, bir gece ansızın gelebiliriz, apansız uyanırsan gecenin bir yerinde !

Hani, bunları duyan teröristin bırakın her türlü hazırlığı yapıp size karşı tüm tedbirleri almasını… Beklemekten canı sıkılır, geleceğimizden ümidini keser ve söylenmeye başlar… Bekledim de gelmedin, gözüm yolda gönlüm darda, sen gelmez oldun !

Bilgisayar oyunlarına bayılırım, özellikle de strateji oyunlarına. Uzun yıllar önce oynadığım bir savaş stratejisi oyunu vardı, savaşların meydanlarda yapıldığı eski çağlarda geçen bir oyun. Ordunuzun başında savaşa göndermek için seçeceğiniz farklı özellikte komutanlar vardı. Liderlik özelliklerinin arasında bir tanesi çok dikkat çekiciydi “charism” yani karizma ! Yüksek karizmalı komutan seçtiğinizde ne oluyordu biliyor musunuz ? Savaş meydanında sesi çok daha uzun mesafeden duyuluyordu… Yani daha karizmatik komutan demek daha iyi bağıran, sesini en uzaktaki askerlere bile duyuran ve dolayısıyla ordusunun kontrolünü kolay kaybetmeyen komutan demekti ! Ama sadece karizmaya yüklenmek yani en fazla bağıranı seçmek… Size savaşı kazandırmıyordu ! Çünkü genellikle karizması yüksek olanların, daha önemli diğer özellikleri düşük oluyordu, “skill” yani kabiliyet ve “intelligence” yani zeka gibi ! Oyunun mesajını aldınız sanırım.

Büyük devlet olmanın en önemli iki unsuru ekonomik ve askeri güç. Her ikisinde de ulusal ölçekteki gücünüzün dünyanın geri kalanı üzerindeki etkisi sizin global gücünüzü belirliyor. Yani dünyanın geri kalanı size ne kadar ihtiyaç duyuyorsa, o kadar etkili ve güçlüsünüz. Sizin çok bağırmanız değil, sesinizin diğerleri tarafından ne kadar duyulduğu ve ne denli dikkate

Devamını oku…AFRİN BİZE GİRER Mİ ?

 
Paylaşmak Zenginliktir