MEMLEKETİN REFAH İÇERİSİNDE YAŞAYAN ELEBAŞILARI !

Dertleniyorum ! Mübarek geldi geçiyor, şu parmaklar iki satır karalayamadı ramazana dair…

Meşguldüm, başucu kitabımı okuyordum tekrardan… Okuyabilenlerin affına sığınırım… Henüz okumamış olanlara da şiddetle tavsiye ederim… Kuran’ı Kerim !

1400 yıl önce yazıldı, içindekiler eskimiştir diye düşünmeyin. Hala tap taze ve hala çok heyecan verici… Düşünsenize 1400 yıldır hala orucun neyle bozulduğunu öğrenmeye çalışıyor insanoğlu… Hala bunu soran ve şüpheyle ibadet eden milyonlarla birlikte yaşıyoruz… Nasıl eskisin Kuran’ın mesajları ? Cehalet yeryüzünde hüküm sürdükçe mesaj vermeye devam edecek !

İftara doğru – sahura doğru programlarına bakın ! İnandığı Allah’tan, yaptığı ibadetten, imanından, dininden bu kadar şüpheye düşmüş, içindeki “acabalarla” batıla ve riyaya saplanmış, meydanlardan taşan on binler, yüz binler… Sordukları sorulara bakın ! Karşılarındaki “alimden” umdukları medete kulak verin ! O alimler ki aldıkları yüz binlerce liranın hakkını vermek için her sorunun arifi olmuşlar… Hiç birisinin bir kez olsun bir soruya “bilmiyorum” dediğini “araştırayım, öğrenip cevap vereyim” dediğini hiç duydunuz mu ? Hayır, hani kendisi “alim” ya ! Yalan yanlış olsa da illa bir cevap çıkaracak ! Çünkü patron, Allah’tan daha önemli ! Maazallah acze düşüp “bilmeyenin” işine son verir ! Peki esas patron yani Allah ne diyor ? Kulak verelim…

Devamını oku…MEMLEKETİN REFAH İÇERİSİNDE YAŞAYAN ELEBAŞILARI !

 
Paylaşmak Zenginliktir

ZEYBEĞİMİN DESTANI !

 

“Düştü” diye yazıldı tarihe,
Osman esir düştü !
Zaman aniden geri gitti…
İşte orada duruyordu !
Ağzı avucunda,
çaresizlik bir tasma gibi boynundan tutuyordu…
Gözlerinde yapayalnız bir sızı,
boğazı maviye,
mavisi beyaza çalan gökyüzü,
yetim bir isyanı bastırıyordu…
Öylece oturuyordu Osman !
Sarayın ihtişamına tutsak,
altın varaklı tahtında zamanı dondurarak,
tarihin şanıyla avunup
hüzünle Atalarından utanarak…
Yıllarca yerinde kalacak bir heykel gibi,
bir kıpırdasa ürkütecek gibi,
yapayalnız ve cesaretsiz,
sadece duruyordu Osman…

Aniden geri geldi zaman…
“Yeter” diye haykırdı Mustafa !
Yüreğini kendine ok yapacak bir yay gibi,
önüne çıksan üzerinden akacak bir tay,
kara bulutların arasından çakacak bir ay gibi
fırladı ayağa şahlanarak…

Devamını oku…ZEYBEĞİMİN DESTANI !

 
Paylaşmak Zenginliktir

BALDIRAN ZEHRİ !

Milattan önce üç yüzlerin sonları…

Döneminin “bilge” geçinen kişilerinin esasında bilmedikleri şeyleri bildiğini sanan (!) kara cahiller olduğuna tanıklık eder… Çünkü kendisi “kendi cehaletinin farkında olmak” gibi bir insani bilgeliğe sahiptir… Yani hiçbir şey bilmediğinin farkındadır ve ona göre en büyük kötülük cehalettir…

Düşünmek ve sorgulamak, cehaletin en büyük düşmanıdır ! Sokaklarda gezerek… Kalıplaşmış ahlaki kurallara, geleneklere, dine dair halka sorular sormaya başlar… Amaç, ön yargıları yıkarak düşünmenin, sorgulamanın, yargılamanın ve böylece doğruya ulaşmanın önünü açmaktır…

Özellikle gençleri günden güne daha fazla etkisi altına alan bu çabası halkın büyük kısmından ve idarecilerden tepki görür… Yargılanmasına karar verilir… Suçu ! Genel kabul görmüş şekilde ibadet etmemek, devletin kabul ettiği tanrıları saymamak, dine yeni anlayış getirmek ve gençlerin ahlakını bozmaya çalışmaktır…

İki seçenek sunulur… Düşüncelerinden vazgeçtiğini söyleyerek özür dilemek

Devamını oku…BALDIRAN ZEHRİ !

 
Paylaşmak Zenginliktir